Geldiğine bin pişman etmeyin

Değerli okurlarım.

Değerli okurlarım.
Geçirdiğim bir tıbbi operasyon nedeni ile yazılarıma bir hafta ara vermek zorunda kaldım.
Elde olmayan bu durum için, beni bağışlamanızı dilerim.
Bu günden itibaren, yazılarımla birlikteyiz.
Bugün.
Anadolu suyunu irdeleyeceğiz.
Adamız, su fakiri bir coğrafya. Kuraklık, nerede ise yüz yaşında. İngiliz sömürge idaresinden, günümüze dek, ada halkı bu kuraklık sıkıntısını çekiyor.
Bunun için, zamanın hükümetleri, çiftçiyi korumak ve desteklemek için, fonlar oluşturdular.
Yardım sandıkları, kurdular.
Halka dayanan, kooperatifler oluşturdular.
Kıbrıs Cumhuriyetinin ilk yıllarında, Dünya Bankası ve AET şimdiki AB, adaya Türkiye’den su getirilesi üzerinde durdu.
Bunun için projeler, planlar yaptı.
Bunu, Kıbrıs Cumhuriyetine sundu.
Cumhurbaşkanı Makarios, su ve ondan kaynaklanacak üretim maddelerinde, Türkiye’ye bağımlı olacağı gerekçesi ile, iki kurumdan gelen teklifi. Adadaki üreticilerin, kuraklıktan inlemelerine rağmen reddetmişti.
Aradan 55 yıl geçmiş.
Her sıkıntımıza koşan.
Bize can ve kan veren Anavatan, yurdumuza suyu da getirdi.
Şimdi de “kim yönetecek “ safsatası.
Belediyelerimiz, şirket kurmuş.
Birçoğunun, içinde bulundukları durum, içler acısı.
Personelini, ödemekten aciz.
Belediyelerimizin % 90 ‘ı, beledi işleri yapmaktan uzak.
Birçok Belediye Başkanı, bağlı olduğu partisine, ailesine ve yakınlarına ve kendisine, her türlü rantı sağlamak için. Yasalara aykırı işler yaptığını, yakın geçmişte gördük.
Bu icraatlar, halen devam etmekte.
Seçim arifesinde, partililere ve yakınlara, su parası borçlarının nasıl türlü oyunlarla bağışlandığı da, belleklerde.
Çalışandan çok.
Müdür.
Amir.
Bir de yıllarca, Belediyenin kapısını girmeden, çek alan “haramzadeler.“
Yollar.
Caddeler.
Sokaklar.
Pislikten geçilmiyor.
Sadece, belli güzergahtaki yolların ve caddelerin dışında kalanlara
bakın.
Pislikten geçilmiyor .
Kalkmış .
“ Suyu biz yöneteceğiz “ diye, gelen suyun idaresine, talip olmaya
kalkışıyorlar.
Önce, elinizdeki, işleri doğru dürüst halledin.
İcraatlarınızda, partizanlığı.
Adam kayırmacılığını, bırakın.
Belediye kurumlarını, parti çiftliklerinden ve yakınlardan arındırın.
İcraatlarınızda, adil olun.
Hukukun üstünlüğüne uyun.
Anayasanın eşitlik ilkesini, uygulayın.
Ondan sonra.
Anadolu’nun suyunu, idare etme isteğinde bulunun.
Daha rüştünüzü, bu halka ispat etmiş değilsiniz.
Gelen suyun akıbetini de, diğer çıkmazlar gibi çıkmaza sokmayınız.
Bu memlekette, seçilenler.
Görevde oldukları makamlardaki işleri.
Halkı, ötekileştirerek icra etmeleri.
Halkın, seçilmişlere olan güvenini de yitirdi.
Dolayısı ile.
Bu iş.
Siyasal iktidar ile TC arasında bir konu.
Anavatan, bu suyu buraya getirmiş.
Su akıyor.
Suyun önüne kim çıkarsa.
Bu suyun akışını durduramaz.
Önüne çıkanı da alarak, varacağı yere varacaktır.
Bu haber 9786 defa okunmuştur
  • Çok konuşup, boş konuşmak. Hasan Mehmet  Lefke - 07.12.2015 Kıbrıslılar, gerek Türkler olsun, gerekse Rumlar olsun, yıllarca konuşup hiç bir iş yapamazlar. Pireyi deve yaparlar ama en ufak bir sorunu çözemezler. Bu yüzdendir ki 1960 anlaşmasını devam ettiremediler, 1963``den beri de anlaşamadılar. Bilen de, bilmeyen de konu hakkında ulema olur, her gün televizyonlarda ahkam keserler. Sağlıkta öyle, eğitimde öyle, siyasette öyle. Hele futbolda, bizle kimse yarışamaz. Mangalda kül bırakmayız. Maalesef tamamen teknik bir konu olan su konusunda da farklı bir durum yok. Türkiye bir milyar altı yüz milyon TL harcadı, suyu getirdi. Altı yüz milyon daha harcayacak. Sen bu parayı ödemeye kalksan ödeyemezsin. Değil parayı ödemek, işletme maliyetini bile karşılamaktan acizsin, kalkmış Türkiye``ye akıl vermeye çalışıyorsun. Bir de batırdıklarından utanmadan. Ama bütün bunların sebebi, mevcut ganimete dayalı siyasi yapılanma. Siyaseti, Dar bölge ve başkanlık sistemi ile düzeltmedikçe bunlar hep devam eder.

:

:

:

: