Çağdaş Demokrasilerle, yönetilen, ülkelerde vazgeçilmez bir kural vardır.
“Kuvvetler ayrılığı.”
Çağdaş Demokrasi ile yönetilen ülkelerde bu kurala, sıkı sıkıya uyulmaktadır.
Bunun açılımı, Yasama,
Yürütme,
Yargı.
Bu kuralın, dışında yönetilen ülkelerde, demokrasiden bahsetmek mümkün değil.
Ancak, keyfi idareden veya idarelerden bahsetmek mümkündür.
Yasama , yasa yapan, Milli Meclisleri anlatır.
İdare, o meclisten çıkan, çoğunluk hükümetlerini anlatır.
Yargı ise o ülkenin, hukuk düzenini sağlayan organ veya kurum olarak görev yapar.
Bu günkü yazımızın esas konusu ülkemizdeki yargı sistemi olacaktır.
Bizim ülkemizde yargı bağımsız olup, bağımsız hareket ederek, bağımsız kararlar almaktadır.
Yargı bağımsızlığı Anayasa teminatı altındadır.
Yargının, Anayasamızdaki açılım ve maksadına bir bakalım.
Md. 36; Mahkemelerin bağımsızlığını düzenlemektedir.
Yargıçların, karar verirken, baskı, tavsiye ve telkine dair, hiçbir şekilde, bağımsızlıklarını zedeleyecek, bir davranış biçimi ile karşılaşmayacaklarını düzenler.
Ayni maddenin, 3. fıkrasının son dördüncü fıkrası, aynen şöyle:
“ …Yasama ve yürütme organları ile Devlet Yönetimi makamları,
Mahkeme kararlarına uymak zorundadır. Bu organ ve makamlar, mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.”
Yukarıda da görüleceği gibi, Mahkeme kararlarının uygulanması, Anayasamızın teminatı altına alınmıştır.
Bunları açıkladıktan sonra, gelelim esas konumuza.
Sn. Sağlık Bakanımız , Sn. Bakan Kamu – Özel doktor tartışmaları ve bu konuda geçmişte Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararla ilgili, yaptığı açıklamaya bir bakalım:
“Mahkeme kararlarını uygularsam kaos çıkar. Bu riski neden göze
alalım ?”
Sn. Bakan “Kaş yapayım derken, göz çıkardı.”
Esas kaos bu söyleminden sonra çıktı.
Milletvekili yemininde; “… Anayasaya bağlılıktan ayrılmayacağıma, namusum ve şerefim üzerine ant içerim.”
Milletvekili yemininin son cümlesi de bu.
Sn. Bakan bu söylem ve davranışı ile resmen Anayasayı ayaklar altına almış, Anayasal suç işlemiştir.
Bu durum karşısında en sert tepkiyi YAK vermiştir .
Hükümetten ise tıs yok.
Hükümet Anayasanın, ayaklar altına alınması karşısında, reformları yapmaktan, bu konuya belli ki eğilememiş.
Ya, koalisyon partilerinin Genel Başkanlarının, hiç ses çıkarmaması.
Hükümetin, keyfiliğe dayandığını, göstermiyor mu ?