Ülkemizde, artan trafik kazalarını tetikleyen unsurların başında karayollarının yetersizliği, büyük etmen.
Alt yapı olarak mevcut araç sayısı ve her geçen gün bu sayının artması karşısında, yetersiz kalması, mevcut olan, kara yollarının ise, ciddi olarak, yeniden gözden geçirilmemesi bu olumsuzlukları bazı Belediyelerimizin, sorumlu oldukları yollarda da görmek mümkün.
Kara yolları yetkilileri gelinen noktada yetersizlikleri gerekli bakımın yapılamadığını, maddi olanaksızlıklar nedeni ile dile getirmektedirler.
Yollar üzerlerinden geçen ağırlıklar sayesinde yıpranmış.
Bir çok yollarda kazaya davetiye çıkaracak boyutta.
Çukurlar, delikler oluşmuş.
Sürücüler bu çukur ve deliklere düşmemek için manevra yapmak zorunda kaldıklarından kazalara sebebiyet vermektedirler.
Bir çok yolda beyaz çizgilerin zaman içinde sönmesi ve tekrar çizilmemesi nedeni ile, her an sürücülerin, yoldan çıkma tehlikesi ile karşılaştığını da, çoğu kez gözlemlemekteyiz.
Ayni durumda yolların, yeterli derecede ışıklandırılmaması sonucu da kazaların meydana gelme olasılığını doğurmaktadır.
Işıklandırılan alanlarda çoğu kez ışıklar yanmıyor.
Çemberlerde trafik ışıklarının olduğu yerlerde, yanması gereken aydınlatma ışıkları, çoğu kez yanmamaktadır.
Gün geçmiyor ki trafik kazalarından, ya hayatını kaybeden, ya da yaralananların haberlerini, duymayalım.
Tamirat nedeni ile gerek kara yollarının, gerekse belediyelerin yapmış olduğu kazı sonucunda kazılan yerlerin, ikaz ışıkları ile ışıklandırılmaması nedeni ile, bir çok araç bu kazılan çukurlara düşmekte, kaza yapmaktadırlar.
Eskiden kazılan yerler kırmızı ikaz ışıkları ile ışıklandırılır, sürücüleri ikaz etmek için de yanıp sönerdi.
Bu uygulamalardan vaz geçildi.
Kazılan yerler şeritle kuşatılır oldu.
Geçen gece böyle bir kazaya şahit olduk.
Çatalköy bölgesinde, yol kenarında hemen bankette yapılan bir kazı ışıklandırılmamış olduğundan kazılan çukuru karanlıkta fark etmeyen, ikaz ışığının da olmaması sonucu turistik bir otobüs kazılan çukura düştü.
Çok şükür yaralanan veya ölen olmadı.
Sadece maddi zarar oluştu.
Kazılan yerlerin, ikaz ışıkları ile ışıklandırılması yöntemine, tekrardan geçilmesi zamanı, gelmiş de geçmiştir.
Bütün Avrupa ülkelerinde, bu uygulama yapılmaktadır .
Hani biz, AB Hukuk sistemine, müktesebatına, girmek için can atıyoruz.
Avrupa’daki bu uygulama müktesebat dışı mı ?
Bunların yapılması için, gerekli kaynağın olmaması yeterli bir mazeret olabilir mi ?
Hele hele insan hayatı, söz konusu, olur ise !