Yalçın CEMAL
yalcincema@hotmail.com
Geçen zaman süreci içerisinde, Rum tarafı, 11 Şubat Belgesini delmekten de öte, bir kenara itmiş durumda.
Güneyin, Adalet Bakanı, çözüm için, olmazsa olmazlarını, dile getirerek, görüşme masasını, diğer siyasiler gibi, yeniden dinamitledi.
Bakan efendi, Güneyin olmazsa olmazlarını, diğer siyasiler gibi, tekrarlayarak şöyle sıraladı .
- Anayasal düzenin, yeniden tesis edilmesi.
- Kıbrıs Cumhuriyetinin, toprak bütünlüğünün korunması.
- Devlet Kurumlarının, birleştirilmesi.
- Çağ dışı kalmış, garanti sisteminin ortadan kalkması.
Bunun yerine, AB Hukuku ve Uluslararası anlaşmaların getirilmesi.
Çözümün şartlarını, yukarıdaki maddelere, bağladı.
Kim bağladı ? Güneyin Adalet Bakanı.
Yani Anastasiadis’in, Adalet Bakanı.
Bu adamın, bu açıklamayı yapmasının Anastasiadis’in bilgisinin dışında olmaması, mümkün mü ?
Mümkün değil.
Güney masada başka.
Dışarıda başka söylemlerle zamana oynadığını, ortaya koyması bakımından önemli olsa gerek.
Adalet Bakanı, bu şartlarının, kesinlikle, tahakkuk etmeyeceğini bildiği için, bile bile söylüyorsa, kimin anlaşma, kimin anlaşmazlık istediği de, ortaya çıkmıyor mu ?
Yukarda, 11 Şubattan, bahsettim.
11 Şubat’ın dayanağı, 77 – 79 Doruk Anlaşmaları.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde onaylanan, anlaşmalardır.
Lonas Efendinin, bu anlaşmalardan, haberi olmamasının mümkünatı var mı ?
İmkansız.
Görüşme masasındaki zemini, Güney, tümden değiştirmenin
uğraşı içerisindedir.
Bunu da, 11 Şubat’ı berhava etmek için, manevra üstüne manevra yapmaktalar.
AB Hukukuna dayananlar, ileride, birliğin ne hale geleceğini de
düşünmek zorunda.
Testi gibi, çatlayan bir Birlik.
Bunu yapıştıracak, Japon tutkalı daha icat edilmedi.
İstenilen, Üniter Devletin, tekrar devam etmesi.
Bununla da, 74 öncesine dönüş .
Kıbrıs Türklerini, tırpanlamaya devam.
Hala, güneydekiler bunun rüyası ve hayali içerisindeler.
Öyle görülüyor ki, bu rüya ve hayal, çok uzun yıllar alacağa benziyor.
Bu süre içerisinde, bunun gerçekleşemeyeceğini görürler mi bilmem.
Türkiye’nin, yapmış olduğu, normalleşme anlaşmaları ile birlikte, Güney’in, iki kalesi, yıkılmış durumda.
Birisi güney, Mısır ve İsrail ittifakı.
Diğeri ise, Rus ittifakı.
İsrail’le yapılan anlaşmada, Yahudi gazının, Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınacak olması, güneyin, bu konudaki planlarını alt üst etmiş.
Güney, şaşkına dönmüştür.
İsrail ve Rusya ile olan ilişkilerin, normalleşmesi, Kıbrıs konusunda, hanemize umulmadık bir artı eklemiştir.
Akdeniz’in, doğusunda yaşanan ve Türkiye’ye hasım olan politikalar çökmüştür.
İsrail’in, Orta Doğuda ve Doğu Akdeniz’de bir güç olan, Türkiye ile normalleşmeye gitmesinin nedeni, kendi açısından bunu, artı olarak görmüş olsa gerek.
Bu normalleşmelerle, Doğu Akdeniz’deki dengeler, hem Türkiye, hem de KKTC‘ne, umulmadık faydalar sağlayacaktır.
Bunu, kısa bir zaman süreci içerisinde, görmeye başlayacağız.
Türkiye, İsrail ve Rusya’yı, kutlamak gerek.
Normalleşmenin, ülkemize, bölgemize ve tüm Dünyaya, hayırlı olmasını dilerim.
Ayrıca, Gazze’ye, kısmen de olsa, ambargoların kalkması ile, Filistinli din kardeşlerimizin, biraz da olsa refahlarının artması, memnuniyet verici, bir gelişme.
Türkiye’nin, Yavru Vatanı Kıbrıs.
Şimdi, bu yavrular, iki oldu.
Birisi de, Filistin.