Birlikte yaşama bilinci oluştu mu ?

Kıbrıs, görüşme sürecinin, son demine geldik gibi.

yalcincemal@hotmail.com 

15 Eylülde, taraflar mutabık kalırlarsa, ortak basın toplantısı veya ortak hazırlanmış bir belgeyi, kamu oyuna açıklayabilirler.
Hükümetin temsiliyetinde, Ankara hükümetinden, tarafsızlık politikası çıktı.
Birlik, beraberlik, mesajları verildi.
Veren kim ?
Sn. Çavuşoğlu.
Tartışmada, biz yokuz denildi.
Sürece, destek mesajları verildi.
20 dakikalık, Dışişleri Bakanlarının baş başa görüşmesi, her halde
hükümeti rahatlatmış olacak ki, temsilcilik konusunda, hükümet bir adım geri atmış durumda.
Baş başa görüşmede, Sn . Ertuğruloğlu’nun az konuşma olayı da, gündeme geldi mi ?
Bilemiyorum.
Dedik ya, son demine geldik.
Karşı taraftan gelen sesin, nasıl bir Kıbrıs oluşumu istedikleri, net olarak anlaşılmaya başlandı.
Onlara göre, Kıbrıs’ı birleştirmek:
Garantilerin, kalkması.
Türk Askerlerinin, gitmesi.
AB sözleşmesine göre, dört özgürlüğün elde edilmesi.
Yapılacak anlaşmanın, birincil Hukuk olmaması.
Bu durumda, bu talepleri karşılanırsa, ki tümü kırmızı çizgileridir.
İstedikleri şekilde, Adanın birleştirilmesi sağlanmış olur.
Sorun, biter.
Dikkat edilirse, 11 Şubat belgesinden, Güneydekiler hiç bahsetmemekte.
O belgenin, ana omurgasını teşkil eden, iki bölgeli, iki toplumlu , iki kurucu devletin ortaklığından, bahseden yok.
Sadece , Kıbrıs’ın birleştirilmesi . Adadan, Türk Askerinin temelli gitmesi, ön plana çıkarılmaktadır.
Dört özgürlük ve BM şartını, ön koşul olarak öne süren, güneydekiler.
11 Şubat belgesinin, çerçevesine göre, bir anlaşmayı da istemedikleri, ortaya çıkmaktadır.
Fakat , çözüm istekli olarak, masayı da, meşgul etmektedirler.
Sn. Akıncı, özgürlük, eşitlik ve güvenliğin olmayacağı bir anlaşmayı, kabul etmeyeceğini, dile getirmekte.
Kıbrıs Türk halkının, gelecekteki kaderini belirleyecek olan, bu üç unsurdur.
Siyaset biliminde, bu kelimeler soyut kavramlardır.
Kişiden kişiye, çevreden çevreye, somuta indirgenirken değişik algılar oluşmakta.
Bu kavramların karşılığı, kesin olarak belirtilmemekte, siyasi literatürde, değişik yorumlarla algılanmaktadır.
Nasıl bir özgürlük.
Nasıl bir güvenlik ?
Nasıl bir eşitlik ?
Bunların altlarının, somut olarak nasıl doldurulmuş olduğu veya nasıl doldurulacağı açıklanmadan, söylemler, afaki olarak ortada durmakta.
Halkın kafası bulanmakta ve bulandırılmaktadır.
Halk, görüşme süreci ile meşgul edilirken, çok ciddi olarak bir gerçeği de halkın gözünden ve bilgisinden bilerek veya bilmeyerek kaçırılmaktadır.
O da, olası bir anlaşmanın , her iki toplumun bir arada veya başka
alternatiflerle birlikte, yaşatmaya çalışan çevrelerin, görmek istemedikleri bir olgu.
Her iki halkta da, birlikte yaşama bilinci oluştu mu ?
Oluştu diyecek varsa, beri gelsin.
Değil yaşamak.
Kuzeyden, Rum tüccarın, yasal yollardan ithal ettiği patatesler nedeni ile, aralarında Rum Milletvekillerinin de bulunduğu, 200 kişilik kalabalık tarafından, protesto edilerek, evine silahla ateş edildi.
Rum tüccarın, kuzeyden patates ithali, güney yasalarına uygun.
Buna rağmen Türk’ten patates ithal ediyor diye, evine 200 kişi gidiyor, aralarında 7’si vekil, adam nerede ise linç edilecekti.
Birleşik Kıbrıs, bu zihniyetle mi oluşacak ?
Yoksa, anlaşma ile birlikte “ mevzili yıllara” geri mi döneceğiz ?
Bu haber 4095 defa okunmuştur

:

:

:

: