Minarelerin alemleri görünmeye başladı mı ?

BM Genel Kurul çalışmalarında bulunan, iki Cumhurbaşkanı ve Türkiye yetkililerinin, Rum ve Yunan yetkilileri ile yapılan ve yapılacak görüşmeler öncesindeki, Kıbrıs Rum liderinin açıklamaları damga vurdu.

BM Genel Kurul çalışmalarında bulunan, iki Cumhurbaşkanı ve Türkiye yetkililerinin, Rum ve Yunan yetkilileri ile yapılan ve yapılacak görüşmeler öncesindeki, Kıbrıs Rum liderinin açıklamaları damga vurdu.
Rum Cumhurbaşkanı Anastasiadis’in, Genel Kurulda yaptığı konuşma ve açıklamalar karşısında, gidilecek köyün minarelerinin ucundaki alemler, görülmeye başlandı bile.
Dünkü yazımda, Rum tarafının zamana oynadığını yazmıştım.
Dün, Yunan lobisinde yaptığı bir konuşma ile Anastasiadis, benim bu ön görümü teyit edici bir tavır takınarak, şunları söylemiştir:
Akıncı ile, bıkmadan usanmadan, bir çözüm bulunması için görüşmelere devam edeceğim.
Bıkmadan, usanmadan, bir kırk yıl daha mı ?
Sn . Anastasiadis, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada. Sn. Akıncı ile mutabakata vardığı konuların başlıklarını da, sıraladı.
Tek kimlik, tek egemenlik, tek vatandaşlık.
Adanın, her hangi bir yerinde, serbest dolaşım, mülk edinme, yerleşme, meslek icra etme, iş yeri kurma veya herhangi bir ekonomik faaliyette bulunma, hakkı.
Kişilerin, mülkiyet hakkına, saygı gösterileceği.
Adanın, demografik yapısının, 1960‘taki kuruluş şekliyle, korunması. Bunun güvence altına alınması.
Avrupa müktesebatının, bütün adaya uygulanması. Bunun sapmadan ve kalıcı derogasyonlar olmadan uygulanması.
İki lider, anlaşmaya varıldığı üzere, Birleşik Kıbrıs Federasyonunun eşit statüde, iki oluşturucu eyaletten oluşturulacağı, yazılacak.
Çözümün, iki bölgelilik ve iki toplumluluk niteliklerinin, belirli hükümlerle korunacağı, teyit edilecek.
İki görüşmecinin, anlaştıkları ana konular bunlar.
Garantiler, güvenlik, toprak konularında, anlaşmazlıkların devam ettiğini de, Anastasiadis konuşmasında dile getirdi.
Bunların da, bir kefeye konulmasını isteyerek, topu Türkiye’ye attı.
Sn . Anastasiadis’in, Sn. Akıncı ile, mutabık kaldıkları konular.
Şimdi gelelim, görünen köyün minarelerindeki alemlere:
Anastasiadis’in açıklamalarında, dört özgürlükte, tamamen iki görüşmecinin anlaşarak, mutabık kaldığını. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada söyledi.
Bunlar, dolaşım, mülk edinme, yerleşme ve çalışma hakkı. Yani AB müktesebatının, tümüyle uygulanması.
Bunu garantiye alması için de, kalıcı derogasyonların oluşmaması konusunda da, mutabakata varıldığını, açıklamasında belirtiyor.
Sn . Akıncı, geçmişte yaptığı açıklamalarda, bunun, Kurucu Devletler tarafından , dengeleneceğinden bahsetmişti.
Bu açıklamada, öyle bir şeyin mutabakatının olmadığını, görüyoruz.
Daha açıkçası, referandumlardan geçecek anlaşmanın, AB‘nin birincil hukuku olmaması için, iki görüşmeci mutabık kalmış.
Şayet bu doğru ise, yapılacak anlaşma, iki halkın onayından da geçse, hiçbir kıymeti harbiyesi olamaz.
Anlaşmadan memnun olmayacak olan, Federal vatandaşlardan her hangi biri, bu anlaşmanın hükümlerini, AİHM’ye baş vurarak , hükümsüz hale getirebilir.
Bu sütundan, hep yazıyor, dile getirmeye çalışıyorum.
İki bölgeli, iki toplumlu bir Federasyonda, AB müktesebatının uygulanması demek, bu Federasyonun, çok kısa zamanda, berhava edilmesi sonucunu, doğuracak.
Hem iki bölgeli, hem AB müktesebatının, bir kefede olarak uygulanması, gayri mümkün.
Tabii, 13 Şubat müktesebatında, iki bölgeli, iki toplumlu, iki Kurucu Devletin, ortaklığından, bahsedilmesine rağmen, zaman içerisinde karşı taraf, bunu tamamen , AB müktesebatına oturtmayı becermiştir.
Zaman süreci içerisinde, şeklen de olsa, getirilen iki bölgelilik, AB müktesebatı sayesinde, kalıcı derogasyon olmadan, ki bunu karşı taraf kabul etmiyor, ortadan kalkacak, durum üniter Kıbrıs Cumhuriyetine dönecek.
Bu nereden belli ?
İngiliz hükümran üslerini doğuran, Kıbrıs Cumhuriyetinin “Kuruluş Anlaşmasının “ yürürlükte kalacak olması.
13 Şubat mutabakat belgesinde “ EGEMENLİKTEN “ bahseden bir ibare vardır.
“ EGEMENLİK KIBRISLI TÜRKLERDEN VE KIBRISLI RUMLARDAN
EŞİT OLARAK NEŞET EDECEKTİR .“
Anastasiadis’ in açıklamalarından sonra, bunun mümkün olmayacağı da çıkmaktadır.
Türk görüşme heyetinden, bu konuda, yalanlayıcı bir açıklama olmadığına göre, bunları, doğru olarak kabul edersek, yukarıdaki yazılanları da, hesaba koyarsak, gidişat, 1974 öncesinden de, daha beter olacak.
Anastasiadis’in, 5 Eylülde yapmış olduğu açıklamasında şu ibareleri de söylemesi:
Sayın Akıncının ne dediği ile ilgilenmiyorum . Benim için önemli olan Kıbrıs Rum tarafı olarak bizim masaya ne koyduğumuzdur. Öteki tarafın ne istediği değil.
İşin boyutunun, Kıbrıs Türk Halkı için, ne kadar tehlikeli olduğunu
ortaya koyması bakımından da, düşündürücüdür.
Yapılacak olan , olası bir referandum için , halkı, gelişmelerden bilgilendirerek , gelecekteki tehlikeleri anlatmak gerek.
Kıbrıs Türklerini, ileride yok edecek bir anlaşmayı, kabul etmesinden sonra, gerçek görülse bile, bundan dönmek mümkün olmayacaktır.



Bu haber 4153 defa okunmuştur

:

:

:

: