Çöktü mü, çökertildi mi ?

İsviçre’nin Mont Pelerin kasabasında ikinci tur görüşmeler, bazı çevrelerin umut pompalamalarına rağmen, maalesef, Rum tarafının, maximalist tavırları karşısında, çökertildi.

Yalçın CEMAL
yalcincemal@hotmail.com


Süreç, kendiliğinden çökmedi.
Anastasiadis ile ekibinin ve Yunanistan’ın, omuz vermesi ile süreç berhava edildi.
Pekala, şimdi, ne olacak ?
Görüşmeciler, ülkelerinin, yani Kıbrıs’ın yolunu tuttular.
Barış Burcu’yu bile, çileden çıkaracak öneri ve davranışlar oldu.
Hep, söylüyorum.
Karşı taraf için, oynanan oyun “zamana oynamak.”
Karşı taraf, bunun sinyallerini verdi bile.
Güneyin hükümet sözcüsü, Nikos Hristodulidis:
… Kıbrıs Rum tarafının, Kıbrıs’ta işgalin sona ermesi ve adanın tekrardan birleştirilmesine yönelik, koşulların oluşturulması konusundaki kararlılığını, sürdürdüğünü, dile getirdi.
Ayrıca, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile, Yunanistan Başbakanı Çipras’ın, bir araya gelebileceklerine de, vurgu yaptı .
Bu açıklamaları ile , sözcü dünya kamu oyuna, Cenevre’de çöken sürecin adada devam edebileceğinin sinyalini veriyor.
“Ucu açık“ müzakerelere devam.
AB nasıl, Türkiye’yi, AB üyesi yapacağım vaadi ile, AB‘nin gancellisi içerisine alıp, bir türlü, kapıdan sokmuyorsa, güney de, ayni taktikle , dünya kamuoyunu , müzakerelerin devam ettiği, aldatmacasının üzerine, yeni politik oyunlar, senaryolar, kurgulayarak, oyunu, devam ettirmek istiyorlar.
Amaç, izolasyonlar altında, Kıbrıs Türk Halkını, daha da bunaltmak.
2016 sonu, Kıbrıs müzakere sürecinin de, sonu olacağının, demeç ve açıklamalarını, hem Türkiye’deki yetkililer.
Hem de, Girne kapısındaki saraydakiler, defalarca tekrarladılar.
Kıbrıs Türk Halkının, bir yarım asır daha, Rum yöneticilerinin, bu politikaları karşısında, izolasyonlar altında geçirmeye, ne sabrı ne de takati kaldı.
Gelinen bu son aşamada, Cumhuriyet Meclisi, ivedi olarak toplanarak, bu çöktürülmüş durumu, irdeleyip, durum değerlendirmesi yapmalı, konuyu enine boyuna tartışmalıdır.
Yeni bir yol haritası çizmeli ve bu minvalde, politikalar üretmelidir.
Güneyin, bu tavırları karşısında, ortaya çıkan bir gerçek de, iki halkın birleşmesi için, gerekli güvenin olmaması.
Mont Pelerinde, her iki toplumun, birleşmesini sağlayacak, görüşmeler yapılırken, ayni gün Lefkoşa’da, bir Türk taksi şoförü, iki Rum tarafından, taksisinden indirilerek darp edildi, arabasının anahtarı, zorla alınarak, sirkat edildi.
İki halkın, bir arada yaşayabileceği, iddiaları karşısında, Ali Karapaşa olayı. Bu iddialarda bulunanların, iddialarına ve görüşlerine tuz – biber ekti.
Bu olay ve olaylar karşısında, güneydekilerin, bize yolladıkları sinyallerin, önemine de, kulak verelim.
Garanti sisteminin, hukuken uygulandığı bir dönemde, bu olaylar yapılabiliyorsa “Güneydeki dostlarımızın“ bu hareketleri karşısında,
Garanti Sisteminin, ne kadar önem taşıdığı da, ortaya çıkmaz mı?
Siyasi eşitliğin, ayni zamanda, bir garanti olduğu yollu savlar ise, ütopya olmaktan, öteye geçemez.
“Güneydeki dostlarımızın“ bu hareketleri, bu sisteme, daha da sıkı sıkıya sarılmamızı, gerekli kılmaz mı ?
Değerli okurlar.
Bu konuda, sizlerin görüşleri, nedir ?
Kıbrıs Türk halkı, garanti sistemi olmadan, Adada, hayat bulabilir mi ?
Bu durumda, yapılması gereken, güvenin sağlanacağı döneme kadar, yeni yapı, Konfederal olmalı.
Bu kabul edilmediği takdirde ise, tez elden tanınma faaliyetlerine geçilmelidir.
“Zamana oynama politikaları“ oyununa gelmeyelim.
Bunun, sinyalleri verilmeye başlandı.
Aman ha.
Bu haber 4283 defa okunmuştur
  • Tanınma MehmetKadir - 23.11.2016 Anavatanla yolumuza devam ediyoruz, neyi çözmek istediğimizi anlıyamıyorum. Bizde bir söz vardır insanlara rahat batar diye.

:

:

:

: