Nafta, Şanghay ve AB ‘nin küresel ekonomilerinin dünyaya getirdiği. Dünyayı, ekonomik yönden çok kutuplu bir dünya ekonomisi haline getirdiği yollu savı, bir noktada haklı kılsa da. Global olarak, bu birliklerin içinde olan ülkeleri pek tatmin etmemiş olsa gerek ki. AB’nin, en büyük ortaklarından biri olan İngiltere’nin ahalisi, yapılan son referandumda bu ortaklığa dur demiştir.
Büyük umutlarla oluşturulan, AB.
Üye devletlere beklediğini veremedi. Bir çok ülke, birliği yönetir durumda olan, Almanya ve Fransa’nın güdümü altında.
Birlik içinde, ilk defa bir birlik üyesi olan İtalya, 2017 bütçesini Strazburg’un dayatmacı bütçelerini bir yana iterek, kendi milli bütçesini yapmıştır.
Birlik içindeki ülkeler, beklediklerini bulamadılar.
Türkiye’de, 15 Temmuz darbesi ile Orta Doğu’da bir ilk olarak Türkiye. Kendi güvenliği açısından Misak-ı Milli sınırları dışına silahlı güç göndermiştir.
Bilindiği gibi TC ‘ tarihinde anlaşmalara dayanarak, Kıbrıs’a asker çıkarmıştı.
İngiltere’nin, AB’den çıkması ile yeni Başbakan Teresa May. Serbest ticaret anlaşmaları yapmak için dünyayı dolaşmaya başladı.
Yeni ABD’ Başkanı ile Amerika’da görüştü.
Arkasından, Türkiye’ye geldi.
Geliş nedenini, Kıbrıs Müzakerelerine bağlayanlar oldu.
Ben, buna katılmıyorum.
İngiltere Başbakanı, Türkiye’yi AB ‘ne kaptırmamak için, eski ortaklarından daha atik davrandı.
Türkiye’yi ziyareti sırasında, Türkiye ile ortaklaşa savaş uçağı yapma projesine imza atıldı.
Proje, İngiltere ile Türkiye’nin beyin ve teknoloji güçlerini birleştirecekleri, TF-X projesinin çerçeve sözleşmesinin imzalanmasının. Bir çeşit müjdesini, İngiltere’nin Savunma Bakanı Michael Fallon, İngiltere Meclisinde açıklamıştır.
Proje ortak, milli savaş uçağı yapma projesidir. Proje, geçen Cumartesi Ankara’da, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ ile İngiliz savunma devi BEA arasında imzalandı.
Böylece İngiltere, AB ‘den ayrıldıktan sonra en büyük proje anlaşmasını yapmış oldu.
Dünya’yı yeniden şekillendirecek başka bir gelişmeye daha değinmek istiyorum.
O da, ABD’ de yapılan seçimler.
ABD’ de yapılan seçimlerde kazanan Sn. Trump. Daha seçim kampanyalarında bu değişikliğin haberini vermekteydi.
Trump, ırkçı ve islamı hedef alan söylemleri ile hem dikkatleri. Hem de, dünyadaki insanlardan büyük tepkileri ve nefretleri üzerine çekti.
Seçildikten sonra da ilk icraatı, İslam dinini uygulayan halklara oldu.
9 ‘uncu Haçlı Seferini, yedi İslam ülkesinin vatandaşlarına başlatmış oldu.
Kararnameyi imzalar imzalamaz, hem kendi ülkesinde, hem de dünyada kıyametler koptu.
Trump’ın gelmesi ile AB büyük rahatsızlık duydu.
Merkel’le, karşılıklı atışmalar yaşandı.
Kanada Başbakanının kendi internet sitesinde, Trump’ın açıklamasına inat. Ben, Müslüman göçmenleri ülkeme alırım dedi. Aradan çok kısa bir zaman sonra, namaz kılan Müslümanlar camide öldürüldü.
Türkiye tarihinde ilk kez, doğuya doğru ciddi bir şekilde dümen kırdı.
Trump’ın gelir gelmez, İsrail’in Başkentinin Kudüs olacağı yollu açıklamada bulunması, Orta Doğuda Filistinlileri gerdi.
Ayrıca, Filistin topraklarına binlerce yerleşim yerinin kurulmasına yeşil ışık yakılması. Bölgenin, ısınmasına yetti.
Japon, Çin ihtilafı, Trump’ın gelmesinden sonra, ciddi bir şekilde tırmanma gösterdi. Bunu, Çin, ABD ile bir savaş nedeni saydı.
Rusya, Osedya, Abazya, Kırım ve Ukrayna’nın bir kısmını denetimine aldı.
Bütün bu gelişmeler, Hristiyan güçlerinin marifetleridir.
Bu güçler, 21 ‘ci yüzyılda dünyanın düzenini yeniden şekillendirme savaşımı, içerisindedirler.
Bu, nereden belli?
Dünyada akıttıkları kan ve aldıkları canlardan belli olmuyor mu?