Ne kadar güvendeyiz?

Dünyadaki bütün siyasi örgütlerin manifestolarında, insanın yaşamı ile ilgili çok somut insan hakkı kuralları vardır.

Dünyadaki bütün siyasi örgütlerin manifestolarında, insanın yaşamı ile ilgili çok somut insan hakkı kuralları vardır.
Bu kurallar, nerede ise tüm Devletlerin Anayasalarında da somut olarak belirtilmiştir.
“En büyük hak, yaşam hakkıdır “ diye.
Bu, bizim Anayasamızda da yazılı.
Merak eden, açsın okusun.
Fakat en büyük hak olan, insan hakkının korunması maalesef,
Sadece Anayasada yazmaktadır.
Bir de ceza yasalarında, intihara kalkışmanın cezası var.
Bu, nerede ise tüm ceza yasalarında vardır.
Vatandaş diyemez: “ Bu can benim, istediğim zaman bu cana kıyarım.”
Çağdaş devletlerde, vatandaşların can güvenlikleri, devletin koruması ve garantisi altındadır.
Bizde durum, acaba ne merkezde?
Biz de, Anayasanın sayfasında yazmaktan ibaret.
O kadar.
Herkes KKTC ‘ de, can güvenliğinden kendi sorumlu.
Bir müddet sonra siyasi erk, vatandaşın kendi güvenliğini tam sağlayamadığından. Vatandaşı sorumlu tutacak, yasa çıkarmaya da gidebilir.
Bu nasıl olabilir? Demeyin.
Kaldırımda giden vatandaşa, araba çarparsa. Vatandaş, kaldırımda manevra yapmadığı ve arabanın ona çarptığı pozisyonu yarattığı için sorumlu tutulabilir.
Mesela bir ailenin mahvolmasını sağlayan, şu piknik alanındaki
hurda kamyonun ezdiği, Kamil Göktepe olayına bakalım.
Kamil Göktepe, devlete karşı tüm sorumluluklarını yerine getirerek. Devletin, kara yolunda aracı ile seyrederken. Yolda seyretmesi mümkün olmayan, bir hurda kamyon tarafından ezildi.
Kamyon sürücüsünün, o hurdayı sürecek ehliyete sahip olmaması. Üstüne üstlük, gelen yabancının çalışma izninde, şoför olarak yazmaması bulaşıkçı yazması veya başka bir çalışma alanı da olabilirdi. Denetimsizlik.
Hanımının kocasının acısına dayanamayarak, kalp krizinden onun da hayata veda etmesi ne acı.
Tamay Göktepe, fenalaşarak Cengiz Topel Hastanesine götürüldüğünde. Görevli doktorun, uzmanlık alanı kalp olmadığı ve hastanede ambulans bulunmadığı nedeni ile Tamay Göktepe zaman kaybından hayatını kaybetti.
Zamanında tam teşekkülü bir hastanede, tedaviye alınsa idi. Şimdi Tamay Göktepe, hayatta olur ve öksüz çocuklarına analık görevini devam ettirirdi.
Çıkarılacak yeni yasa ile vatandaşların gidecekleri yollarda, kendilerinin can güvenliklerini sağlamadan yola çıkmayacakları kuralı getirilebilir!
Mesela, Tamay Göktepe olayında, kalp krizi geçirecek vatandaşlara müeyyide getirilebilir!
Tam teşekküllü bir hastanenin veya donanımlı ambulansın olmadığı yörede, kalp krizi geçirenlerden. Devleti yönetenlerin sorumluluğu yoktur. Bunlardan hesap sorulamaz diye.
Devlet Kimya Laboratuvarı yandı.
Ülke için potansiyel bir tehlike oluşturduğu. Gelmiş geçmiş, hiçbir iktidar tarafından dikkate alınmadı.
Bu kadar insan sağlığına zararlı olan binanın, bir bekçisinin olmadığını duyduğum zaman, hafızam almadı.
Çalışanlar yangından sonra çağrılarak, kimyasal ilaçların enkazının kaldırılmasında çalıştırıldıkları iddiaları var.
Birçoğunun, tedavileri sürüyor.
“Bir köy var uzakta “ Yayla.
Kanser vakaları diğer bölgelere oranla, çok artmış vaziyette.
İnsanlar, büyük bir psikolojik bunalım içinde.
Hükümet edenler, Yayla için ciddi bir adım atmış değiller.
İnsanları rahatlatacak, icraatlar henüz yapılmamış.
Yeni yasaya, bir kural daha konsun!
Kanser ölümlerinden, devleti yönetenler sorumlu değildir diye.
Eski Müdür, Solyalı uyarıyor.
Kimya Laboratuvarı yandıktan sonra, sebze ve meyveler denetimsiz olarak, tüketicilere sunuluyor.
İleride, sonuçları büyük potansiyel yaratacak bir olay.
Yeni yasaya, Kimya Laboratuvarının olmayışı nedeni ile hükümet edenlerin sorumlu olmayacağı da, yazılsın!
Bu örnekleri, artırmak mümkün.
Gazete köşelerine sığdıramayız.
Değerli okurlar.
Hayatımızın ne kadar güvende olduğunu, sizlerin takdirine bırakıyorum.
Bu haber 4091 defa okunmuştur

:

:

:

: