Dört gözle beklenen Belediyeler Yasası, Meclisimizden oy birliği ile geçti . Şükürler olsun ! 28 Belediyemiz iflas bayrağını çekenler de dahil, düzlüğe çıkarıldılar .
Bazı Belediyeler de, çok şükür, hiç borcu olmadığından öğüne dursunlar . Sayıştay’ın mali denetim raporlarındaki yolsuzluk dosyaları, Mecliste ilgili komitede bekliyor .
136 Sayıştay raporunun içerisinde , Belediyelerimiz, hiç de yabana atılacak ağırlıkta değil .
Diyeceksiniz ki .
“Meclise gitmiş, de ne olacak ? 1991 yılından beri dosyalar beklemede . Diğerleri gibi bunlar da hasır altı edilir .”
Yok yok böyle lakırdıcıklar etmeyin .
Bu Hükümet “ hesap sormak” vaadi ile halktan oy alarak iktidara geldi . Onun için hesap soracak .
Tabii, sorulacak hesaptan hesaba , nasıl bu işi yapacağını da göreceğiz .
Meclis Komitesinin üyeleri belirlendi .
Sayıştay Komitesinin üyeleri, bu dosyaları inceleyerek, büyük bir sınav verecekler .
Ya sınavı geçecekler veya sınıfta kalacaklar .
Belediyelerin borçları, yapılandırmak için, iki yıl sonraya kaldı .
Yani borçlar katlanarak, Himalaya’lardan düşen çığlar gibi, Belediyelerin üzerinden geçecek .
Aslında Belediyelerimizin, ciddi bir revizyondan geçirilmeye ihtiyaçları vardır .
Bazı Başkanlar, yeniden seçilme uğruna, Belediyelerin içinde bulundukları mali çöküşe rağmen, sırf siyasi rant elde etme saiki ile hareket ederek . Belediyelerin bütçelerini” har vurup harman savuruyorlar .”
Kamu oyu , geçen Belediyeler Yasasına. Belediyelerin tasarruf tedbirlerini de içerecek kuralların, konmuş olmasını istiyor .
Böyle bir şey olmadı .
Demek ki Belediyelerde, ki istisnalar hariç, Belediye Başkanları
“ayranımız yok içmeye, traktörle gider bilmem nere” misali, yine oy uğruna Belediyelerin bütçelerini sağmaya, devam mı edecekler .
Buna bir engel yok mu ?
Olmadığı geçen yasadan belli .
“Har vurup harman savurmaya” devam.
Sn. Çalışma Bakanı Zeki Çeler . Çalışma hayatı ile ilgili işe sıkı başladı .
Dilerim bu şevki devam eder .
Yalnız yeni çalışma hayatı ile ilgili, bazı girişimlerde bulunduğunu, havadislerden, kamu oyu da duydu .
Zaten gelir gelmez, bazı uygulamalar yaptı .
Ülkenin çarpık yapılaşmasının da etkisi ile, insanlarımızın çalışma
hayatı büyük bir oranda karmaşık hale geldi veya getirildi .
Sn. Bakan , İngiliz ve Kıbrıs Cumhuriyeti dönemlerini yaşasaydı, bu konuda daha da, fikir sahibi olurdu .
81 doğumlu olduğu cihetle, demek o dönemleri yaşamamıştır .
O dönemlerdeki çalışma hayatında. Çalışma günlerinde, yazın öğle saat 13 – 16 arası, ada coğrafyasından çıt çıkmaz, herkes gölgelere sığınarak ikindiyi beklerdi .
İstisnasız, bütün iş yerlerine bu uygulama yapılmakta idi. Bunun kontrolü de polislere verilmişti .
40 – 45 derecelik sıcaklıkta, kuş sesi bile duymak mümkün değildi.
Tüm canlılar, öğle uykusuna çekilmiş durumda idiler .
İnsanlar , zorunlu öğle tatillerinde, soluğu deniz kenarlarında alır .
Saat 16.00 ‘da ise, dükkanlarında işe koyulurlardı .
Aynisi , inşaatlarda da uygulanırdı .
Ne olduysa oldu .
Bir Bakanlar Kurulu kararı ile, turistler dükkanları kapalı buluyor diye, bu yasak, sadece turistik dükkanlara uygulanmaktan vaz geçildi .
Sonra da “ kantarın topu “ öyle bir kaçtı ki , tutana aşkolsun .
Sn. Çeler , o dönem uygulanan yasaları da gözden geçirirse, faydalı olacağına yürekten inanıyorum .