Beklenen yemekli toplantı, oldu .
Epey de uzun sürdü . Herhalde menü çok olsa gerek .
Sn. Akıncı, hep o taraftan bir tez , niyet değişikliğinin olacağı umudu ile, bu 16 Nisan’ı bekledi .
Fakat Anastasiadis, hiç değişmedi .
Cenevre’de bıraktığı Anastasiadis’in aynısını, 16 Nisan akşamının yemeğinde buldu .
Anastasiadis’in değişmediğini de, yine Sn. Akıncı’dan, yemekli toplantı sona erdiğinde, yarım saat danışmanları ile yaptığı değerlendirmeden sonra. Basın toplantısında yaptığı konuşmadan öğreniyoruz .
Toplantıda sadece Derinya ve Aplıç kapılarının açılması ile ilgili olarak, Anastasiadis’in verdiği iki değişik tarih, toplantıya damgasını vurdu .
Bu tarihler konusunda da, Sn. Akıncı müphem konuştu .
Kapıların açılması ile ilgili olarak bile, güven bunalımı devam etmekte .
Toplantıda , adanın etrafındaki denizlerle ilgili yapılan sondaj çalışmaları ile önerilenleri, hiç sektirmeden, görüşmelere alınmasına karşı çıktı .
Yani ada etrafındaki zenginliklerin hakimi olma iddiasını, devam ettirdi .
Sn. Akıncı , ucu açık bir görüşmenin, Türk tarafınca mümkün olamayacağını da, görüşme sonrası yaptığı basın toplantısında, üzerine basa basa dünya kamu oyuna duyurdu .
Bir de şu vurguyu yaptı !
Hidrokarbonlarla ilgili , bir komisyonun kurulması ve ertelenmesi söz konusu olmazsa. KKTC tarafı, TC ile birlikte sondaj çalışmalarına başlayacak .
Zaten bu yollu haberleri, daha önce de ilgililerden duymuştuk .
Yemek sonucu, karşı tarafta hiçbir olumlu tavır yok .
“Nato kafa . Nato mermer.”
Hep yazıyorum !
AB ‘ Güney’i appos etti ve appos etmeye de, devam etmekte .
Yıllarca İngiltere’de yaşayan ve CTP’nin İngiltere eski temsilcisi olan
İlker Hamdi Kılıç’ın, Kıbrıs’la ilgili görüşlerine bakılırsa. Kıbrıs müzakerelerinin akıbetini, İngiltere’nin AB’den ayrılması olayına bağlıyor ve Brexit’le birlikte, Kıbrıs’taki görüşme sürecine ilginç bağlantılar yaparak. Bu süreç tamamlanmadan, Kıbrıs görüşmelerinin
bir sonuca gitmesinin zorluklarını dile getirerek , İngiltere’nin de bir garantör olduğunu ve ada üzerinde yasal haklarının bulunduğunu.
Varılacak anlaşmanın, direkt olarak İngiltere’yi de bağlayacağını vurgulayarak. İngiltere Brexit sürecini tamamlamadan, adada bir anlaşmanın olmasına taraftar olmadığını. Daha da önemlisi , AB’den ayrılığın tamamlanması halinde de , Kıbrıs’ın AB ‘den ayrılmasının da gündeme geleceği yorumunda, bulunmuştur .
Bu, İngiltere ayağındaki görüşmelerle ilgili, olumsuz bir tutum .
Bir de Rum tarafının, Hidrokarbonlarla oluşturduğu olumsuz tavır .
Buna ilaveten Yunanistan’ın Ege’deki yayılmacı politikaları .
Bunların hepsini kefeye koyduğumuz zaman, Türk tarafından kaynaklanmayan olumsuzluklar .
Bir de bizim cepheye bakalım .
Kıbrıs konusunda , yapılacak olan toplantı için, muhalefet partileri Sn. Akıncı tarafından saraya davet ediliyor . Ana muhalefet partisinin Genel Başkanı, toplantıya icabet etmiyor .
Toplantı Sn. Akıncı’nın özel bir toplantısı niteliği taşımayan ve tamamen Kıbrıs müzakerelerine hasredilmiş ve davet de bu çerçevede yapılmış olmasına rağmen. İktidara talip bir partinin Genel Başkanı, o toplantıya gidip , partisinin görüşünü ortaya koymuyor .
Sn. Akıncı’ya şu veya bu şekilde şahsi kırgınlığınız olabilir .
Devlette , askerde , hapishanede , okulda kırgınlık geçerli olmayan bir saik .
% 30 ‘un üzerinde oy almış bir partinin lideri , binlerce şehit verilerek , bir o kadar da gazimizin ölüm kalım mücadelesinde kurulan KKTC ‘nin, en yüksek kurumu olan, Cumhurbaşkanlığı makamına gitmemesi. Acaba yerinde bir hareket olmuş mu ?