23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında , Cumhurbaşkanımız Sn. Akıncı, gün münasebeti ile görüş ve düşüncelerini anlatan bir konuşma yapmıştır .
Bu günkü yazımın konusu, Sn. Cumhurbaşkanımızın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında yaptığı konuşma olacaktır .
Sn. Cumhurbaşkanı bu konuşmasının bir yerinde :
“Bu topraklarda makul olanı ararken , bunun peşinde koşarken, bir noktada çok dikkatli olmamız gerekiyor . Bu süreçte bölünme , bir birimizle didişme lüksümüz yok ” dedi.
Yani, Sn. Akıncı gelinen noktada, Kıbrıs Türk Halkında “ahenk “ istiyor .
Sn. Akıncı’nın, toplumda ahenk istemesinden önce, bu ahengi Hükümet partilerinden ve Meclisteki gruplarından talep etmesi ve daha sonra Halktan istemesi. Daha yerinde, olmaz mıydı ?
Ahenk ilk önce Hükümetten ve onu oluşturan partilerden gelmeli ki. Halka da, örnek olsun .
Hükümette, böyle bir ahenk var mı ?
Kıbrıs konusunda, Sn. Başbakanın ahengi başka , gruptaki Milletvekili veya Milletvekillerinin sosyal medyaya attıkları, ahenkleri başka .
Gerçi Hükümet programında, Kıbrıs görüşmeleri ne kadar dışlansa da . Hükümeti oluşturan partiler, parti görüşü olarak, Kıbrıs müzakereleri ile ilgili görüş serdediyorlar .
Sn. Akıncı’nın çağrılarına gidip, parti olarak görüşlerini açıklıyorlar .
“Sana söyleyim kızım . Sen anla gelinim “ tümcesi gibi .
Sn. Akıncı , Kıbrıs konusunda “ makul “ olan çözüm için, birlik beraberlik ve ahenk istiyor .
Bu “makul “ kelimesi çok muğlak değil mi ?
Kıbrıs Türk Halkının, Kıbrıs konusunda nereye gidileceğinin yolunu bilmeden . Salt “ makul “ kelimesinin etrafında bütünleşmek ve tek bir ahenk haline gelmek. Bu aşamada, mümkün mü ?
Karşı tarafın ne istediği belli .
Kırmızı çizgileri, açık seçik ortada .
Sn. Akıncı .
“Eşitlik , özgürlük ve güvenden “ bahsetmekte .
Bunların nasıl oluşacağı ise, Halk tarafından bilinmemekte .
Soyut kavramlar etrafında bütünleşmek, mümkün mü ?
Mustafa Kemal’den bahsetti. Cumhurbaşkanımız . Mustafa Kemal Türk ulusunun karşısına Amasya , Erzurum ve Sivas kongrelerinin kararları ile çıkmıştı .
Sn. Akıncı bu konuşması ile, sadece Kıbrıs müzakereleri ile ilgili olarak, Rum tarafının tutumu sayesinde görüşmelerin sonuca ulaşmamış olmasının yanında. Bence ön önemli konu olan, Adanın bölünmesi ile ilgili kullandığı, cümleler olmuştur .
Sn. Akıncı :
“ Kıbrıs Rum liderliği, uzun yıllar büyük yanlışların peşinde koştu . Nerede durması gerektiğini bilmediler . Bu Adada, ortak , eşit bir yaşam yerine , tüm Adayı Yunanistan’a bağlamak istediler . Enosis emellerinin ardında koştular . Eğer Ada bölünmüş bir noktada ise, bunun nedeni, nerede durmasını bilmeyen Rum liderliğinin yarattığı durumlardır .”
Bu söylemi ile, Sn . Akıncı , yıllar önce Adaya çıkarma kararı alan.
Dönemin Hükümetinin Başbakanı Sn. Ecevit’i de, bazı çevreler tarafından “adayı böldü “ yollu suçlamalara karşı, Ecevit’in haklılığını teyit etmiş , 20 Temmuzun bir işgal değil . Enosisi önlemek
İçin yapılmış bir hareketin, haklılığını ortaya koymuştur .
Nasıl ki Ecevit, 20 Temmuz sabahı, Başbakanlıkta yaptığı, Kıbrıs’la ilgili açıklamasında :
Adanın Yunanistan’a bağlanmasını, yani Enosisin gerçekleşmesini önlemek için adaya çıkarma yaptığının, gerekçesini buna dayamışsa. Sn. Akıncı’nın, 23 Nisan törenlerinde yaptığı konuşmada. Rahmetli Ecevit’in adaya çıkarma gerekçesi ile açıklaması örtüşmüş oldu .
Sn. Akıncı’nın açıklaması ile , geçmiş Türk liderlerinin yapmış oldukları açıklamalardaki :
“Kıbrıs sorunu, bir Enosis sorunudur” yollu açıklamalarla da örtüşür durumdadır .
Enosis mentalitesi, maalesef Rum toplumu üzerinden kalkmış değildir .
Aksine, bu ilkeye daha da sıkı sıkıya sarılmaktadırlar .
Kıbrıs sorununun, çözülmemesinden suçlanan, eski Türk görüşmeciler de. Bu açıklama ile” çözüm istemiyor “ isnadından arınmış olmazlar mı ?