Kıbrıs sorununda fırtına öncesi sessizlik

Rum lider Anastasiadis’in, New York’ta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’le gerçekleştirdiği görüşmede, Guterres’in geçici olarak atadığı danışmanı Jane Holl Lute’un misyonunun düzeyinin yükseltilmesini istediği ortaya çıktı.

Rum lider Anastasiadis’in, New York’ta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’le gerçekleştirdiği görüşmede, Guterres’in geçici olarak atadığı danışmanı Jane Holl Lute’un misyonunun düzeyinin yükseltilmesini istediği ortaya çıktı. Anastasiadis, Genel Sekreter’den, Guterres çerçevesi konusunda teknokrat müzakereleri yapılmasını talep etmiş.
Anastasiadis ayrıca, Guterres çerçevesinin altı maddesinde uzlaşı sağlanması durumunda çözüme ulaşılması amacıyla liderler konferansının, takvimli bir şekilde yapılabileceği önerisini de iletmiş.
Kısaca, Güney’de masanın yeniden kurulmasına yönelik gözle görülür bir telaş, istek var.
Ada Tv’de konuğum olan eski Dışişleri Bakanlarından CTP’li Kutlay Erk’e bunun nedenini sordum.
Erk, şu cevabı verdi:
“Rum tarafı şu an iyi çocuk rolünü üstleniyor. “Vallahi billahi çözüm istiyoruz. Başlasın” diyor, çünkü BM’nin Kıbrıs misyonundan vazgeçmesinden korkuyor. Bizim tarafın hassasiyeti de şudur: ‘Bitecekse başlasın’ diyorlar. Genel Sekreter de, bizim pozisyonumuza yakındır. Rumlar bu korkuyla müzakerelerin yeniden başlaması için istekli olduğunu göstermeye çalışıyor.”
Dünya üzerinde çatışmaların çözümünde iki tane yöntem olduğunu söyleyen Kutlay Erk, şöyle devam etti:
“Bunlardan bir tanesi Fischer modelidir. Diğeri de Zaartman modelidir. Fischer modelinde taraflara diplomasiyle ‘evet’ dedirtmeye çalışırsınız. ‘Fakat, ama’ sözlerini kullanmazsınız. Çünkü ‘evet’ dedikten sonra fakat ile devam ederseniz ‘fakat’tan sonrakiler geçer. Fischer modelinde taraflar “evet, ve…” diye devam etmek zorundadır. Bu modelde çatışmalar olmasına rağmen sürekli diplomasiyle sorunu çözmeye çalışırsınız.
Biz bugüne dek hep Fischer modeliyle geldik.
Genel Sekreter şimdi ‘Fischer modeli bitti, Zaartman modeline geçiyoruz’ diyebilir.
Zaartman modelinde çatışma vardır. ‘Taraflar biraz zarar görmeli ki buradan çözüm çıksın’ görüşü hakimdir.
Yani birimizin ya da ikimizin zarar göreceği bir aşamadayız. Örneğin Kıbrıslı Rumlara diyebilir ki ‘BM operasyonlarını sonlandırıyoruz.’ Ya da Annan Planı döneminde “Kıbrıslı Türklere izolasyon anlamını yitirmiştir” denmişti. Bu rapor tekrar ortaya çıkabilir. Yine izolasyonların kaldırılmasını tavsiye edebilir. Rumlara bu zararı verebilir.
Bize vereceği zarara gelince, biz zaten kuyunun dibindeyiz. Bize vereceği zarar yok. Bize diyebileceği en kötü şey ‘bu durum devam edecek.’ Şu anda da zaten devam ediyor.”
Kutlay Erk, Zaartman modelinin Bosna’da uygulandığını, anlaşmaya yanaşmayan Sırplara askeri harekat yapılarak zarar verildiğini ve sonuca ulaşıldığını söyledi.
Eski Dışişleri Bakanı Erk, Kıbrıs müzakerelerinde de ancak Zaartman modeline geçip, Rumlara zarar verecek kararlar alınmaya başlarsa sonuç alınabileceğini söyledi.
Kutlay Erk’in sözleri Rumların son zamanlarda neden bu kadar müzakere masası için hevesli olduğunu gösteriyor. Belli ki BM, artık Kıbrıs Türk tarafının tezlerine hak veriyor.
Bu noktadan sonra alacağı kararlar da Rum yönetiminin canını acıtacak. Kısaca artık, “böyle gelmiş böyle gider” dönemi kapanacak.
O yüzden fırtına öncesi sessizliği yaşayan Kıbrıs meselesinde, Rumlar acil bir adım atmanın telaşı içinde. O adımı atacaklar mı? Bu, Lute’un raporu ışığında bu ay sonuna kadar belli olacak. Bekleyip göreceğiz…


Bu haber 407 defa okunmuştur

:

:

:

: