Anlaşamayan iki sevgiliyi kimse zorla bir araya getiremez

Rum Yönetimi lideri Anastasiadis, Kıbrıs sorunuyla ilgili yaptığı sürpriz çıkışlara devam ediyor. Rum lider dün basına yansıyan demecinde “45 yıl geçti, belirsizliğe gerçekçi bir yaklaşımla son vermeli” dedi.

Rum Yönetimi lideri Anastasiadis, Kıbrıs sorunuyla ilgili yaptığı sürpriz çıkışlara devam ediyor. Rum lider dün basına yansıyan demecinde “45 yıl geçti, belirsizliğe gerçekçi bir yaklaşımla son vermeli” dedi.
Burada “Gerçekçi” sözünün altını çizmek gerekiyor. Kıbrıs sorunda demek ki “hayalci” bir yaklaşım gösteren kesim de var. Peki kim onlar?
Anastasiadis’in son günlerde dile getirdiği “kanatları güçlü gevşek federasyon” tezine karşı burada özellikle kendisine “Çözümcü” diyen kesimde kopan fırtınaya bakarsak, “hayalci” sözüyle kimi işaret ettiğini anlayabiliriz.
“Ne kadar çok yetki oluşturucu devletlerde olursa, o kadar işleyebilir ve sürdürülebilir olur” diyen Rum lider, ağzındaki baklayı çıkarırken şunu söylüyor: “Kıbrıslı Rumların, Kıbrıslı Türklerin her konuda olumlu oy sahibi olmalarının, devletin işlerliğine dair kaygılarını görmezden gelemem.”
Kısaca, devleti Kıbrıslı Türklerle birlikte yönetemeyiz demeye getiriyor.
Dünya üzerinde Bosna ve Lübnan gibi bazı ülkelerde de çözümün dayatıldığını ama bunun işlemediğini dile getiriyor.
Aslında Rum lider doğruları söylüyor. Sırf “çözüm” diye iki halkın da içine sinmeyen bir süreci hiçbir güç dayatmamalı. Dayatsa da bunun bir sonuç vermeyeceği artık anlaşılmalı.
Rumlar Kıbrıs sorununda bugüne kadar konuşulan ne varsa hepsini bir kenara bırakmanın peşinde. Çünkü Federasyon tezini içlerine sindiremiyor.
Güney bu gerçeği anladı. Bu tezin hayata geçmesinin mümkün olmadığını artık yüksek sesle dile getiriyorlar. Çünkü ardık duvara dayandılar. Yarım asra varan müzakere maratonunda yolun sonuna gelindiğini hissediyorlar,
Peki ya KKTC’de bizler bunu yeterince kavrayabildik mi?
Buna gerek Ankara’nın ortaya attığı “konfederasyon”, gerek Güney’in ortaya attığı “gevşek federasyon” tezlerine karşı gösterilen tepkiye bakarak cevap verebiliriz. Kesinlikle kavramış değiliz.
Anastasiadis, uluslararası siyasetin pragmatik ilkelerine o kadar bağlı ki, çekeceği tepkiyi bile bile “Ankara ile ilişkileri iyileştirmeliyiz” diyerek nutuk bile çekiyor kamuoyuna.
Çünkü artık onlar da yoruldu. Doğu Akdeniz’de petrol ve doğalgaz aramak için “biz yaptık oldu” anlayışıyla imzaladıkları o sözleşmelerin hiçbir geçerliliği yok.
Çünkü Türkiye’ye rağmen, dünyada hiçbir enerji şirketine savaş gemilerinin arasında sondaj yaptıramazlar. Aklı başında kimse böyle bir oyuna girmez.
En sonra Mağusa açıklarında tası tarağı toplayıp gitmek zorunda kalan İtalyan ENI buna en iyi örnek oldu.
Kıbrıs’ta yeni dönemin ruhunu Rum yönetimi bile anladı ama içimizde hala bunu anlamak istemeyenler var. Herkes artık şu gerçeği kabul etmeli. Kıbrıs’ta “çözüm” Kuzey için farklı, Güney için farklı anlamlar içeriyor.
Teşbihte hata olmaz. İnsan ilişkilerinden ele alalım. Çok eskiden aşk da yaşasalar, anlaşamayarak ayrılan iki sevgiliyi eski anılar hatırına kimse zorla bir araya getirebilir mi? Ya da şöyle diyelim. Barışmak isteyen iki sevgilinin önünde hangi güç durabilir?
Sizce KKTC ve Rum yönetimi arasında ilişki bu iki durumun hangisine daha yakın.
Yarım asırdan bu yana yaşananlar umarım bu gerçeği artık bizim de görmemizi sağlar.




Bu haber 458 defa okunmuştur

:

:

:

: