Düne kadar masada kozlarını paylaşan Rum ve Türkler ilk kez şimdi Akdeniz üzerinde egemenlik kavgasına tutuşlar ve iş fiiliyatta kadar gitti. Bir yandan Rumlar Ada’nın doğal gaz yataklarında arama faaliyetinde bulunurken şimdi de Türkiye’nin fili olarak faaliyete başlaması yarım asırdan devam eden müzakerelerde yeni bir dönemin başlangıcını teşkil edecek.
Düne kadar masada kozlarını paylaşan Rum ve Türkler ilk kez şimdi Akdeniz üzerinde egemenlik kavgasına tutuşlar ve iş fiiliyatta kadar gitti. Bir yandan Rumlar Ada’nın doğal gaz yataklarında arama faaliyetinde bulunurken şimdi de Türkiye’nin fili olarak faaliyete başlaması yarım asırdan devam eden müzakerelerde yeni bir dönemin başlangıcını teşkil edecek.
BM Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric’in önceki gün yaptığı açıklama son derece önemli. Çünkü BM resmen Ada’nın doğal kaynaklarında Kıbrıslı Rumlar kadar Kıbrıslı Türklerin de hakkı olduğunu teyit etmiş oldu.
Malum son günlerde Rumlar özellikle AB ve ABD nezdinde olayı farklı bir noktaya çekmek için büyük bir uğraş veriyordu. Nitekim gerek ABD’den gerekse AB ülkelerinden aradığı da desteği bulmuştu. Ama Kıbrıslı Rumlar hiç beklemedikleri bir yerden tokat yediler ve BM’nin açıklaması ile uluslararası arenada zor bir pozisyona düştüler.
Sözcü Dujarric, “Genel Sekreter, gelişmeleri yakından ve endişeyle takip ediyor. Hidrokarbon arama faaliyetlerine ilişkin tutumumuz değişmedi. Kıbrıs ve çevresinde bulunan hidrokarbondan iki toplumun da faydalanması gerek.” dedi.
Kıbrıs Türk tarafının ve Türkiye’nin Uluslararası Deniz Hukukundan gelen hakları konusunda hem Rum tarafına gerekli cevabı vermesi ve bu bölgedeki hakları bakımından başka başka firmalara da izin ve yetki vermesi gerekiyor. Şuan KKTC sadece Türk Petrolleri Anonim ortaklığına kendi yatakları üzerinde arama ve doğal gaz çıkartma izni vermiş durumda.
Biran önce hükümetin bu konuda net bir tavır alması ve başka başka firmalara da doğal gaz arama ruhsatı vermesi hem Türkiye’nin hem KKTC’nin elini güçlendirecektir.