Siyasette, günlük yaşamda, görüşmeler, çeşitli vesilelerle gündeme gelir ve önceden hiçbir program olmadan da, siyasiler arasında görüşmeler mümkün olur .
Örneğin, bizde, bu gibi, önceden kararlaştırılmamış görüşmeler. Nerelerde olur ?
Artık, cenazeler, Siyasetçilerimizin, nerede ise siyasi lobileri haline geldi .
Tabii bu görüşmeler, tesadüfi görüşmeler olarak da nitelendirilebilir.
Cenaze namazına kadar, bu zaman çok iyi değerlendirilir ve ayak üstü görüşmeler yapılır .
Bir de, açılışlarda, bu gibi manzaralarla karşılaşırız .
Tabi seminer ve konferansları da, es geçmek mümkün değil .
Bunları çoğaltabiliriz .
Bunların yanında .
Görüşmeler, yemekli toplantılarda da yapılmaktadır .
İşte bunlardan birisi , Sn. Akıncı’nın Akel Başkanı ile yaptığı yemekli sohbet .
Bir diğeri de, Sn. Özersay’ın, GKRY Başkanı Anastasiadis ile yaptığı yemekli sohbet .
Son yemek, memlekette velveleye neden oldu .
Nedeni .
Yemekle ilgili olarak, Sn. Cumhurbaşkanı Akıncı’ya bilgi verilmemesi .
Başta Sn. Akıncı ve Akıncı’ya yakın olanlar . Yemekli sohbeti büyük bir şiddetle eleştirdiler .
Eleştirinin kaynağı . Yemekte konuşulanların . Sn. Cumhurbaşkanına aktarılmaması veya bilgi verilmemesi .
Bu konuda . Eleştiri oklarının hedefi . Hükümetten çok Sn. Özersay.
Yemeğe karşı, bu kadar eleştiri ve muhalefetin seyir defterindeki manası . Gelecek yıl yapılacak olan, Cumhurbaşkanlığı seçimleri mi ?
Yemek, bahane. Şimdiden propaganda ise, şahane .
Yemekle beraber gelen ve zannedersem, bunun yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine endeksli olan, Maraş açılımı .
Açacak olanların da, karşı çıkanların da, 2020 deki seçimlerle ilgili, şimdiden, işe soyunmaları. Kamu oyunun gözünden kaçmıyor.
İddia edildiği gibi, seçime yönelik olsa dahi. Karar, yerinde bir karar ve geç kalınmış bir karar .
Madem ki karşı taraf . İçinde bulunduğumuz statükodan, en iyi bir şekilde yararlanıyor ve buna hiç kimse ses çıkarmıyor .
Biz, niye yararlanmayalım ?
Tabii, alınan kararlar konusunda da . Yetki tartışması, gündeme getirildi .
Bizde sistem parlamenter sistem .
Yetki, parlamentoda ve onun oluşturduğu Hükümette .
Hükümet, bu kararı almışsa. Ki almıştır .
Bunun hiç bir sakıncası yok .
Anayasa bu konuda sarihtir .
Son paragrafta, biraz gerilere gitmek istiyorum .
Ta 1995 ‘lere . Anap’ın Başbakanlığında kurulan koalisyon hükümetine .
O yıllarda, zamanın GKRY makamları . Doğu Akdeniz’deki, yani Kıbrıs’ın batısındaki, hidrokarbonlarla ilgili olarak. Sondaj yapmak için, Norveç’ten kiraladığı bir sondaj gemisini, bölgeye getirmek istedi .
O Hükümette, Rahmetli Ecevit, Başbakan Yrd. ve Kıbrıs işlerinden sorumlu Bakandı .
Hükümet . Söz konusu sondaj gemisi ile, notam yayınlayarak. Söz konusu alanlara giriş çıkışı yasaklamış ve kiralanan sondaj gemisi Cebelitarık’tan Akdeniz’e girememiş . İlgili şirket de, bu işten vaz geçmişti .
Geçen gün, sondajlarla ilgili, Sn. Serdar Denktaş’ın bir açıklaması oldu .
“On altı yıl önce, susturuldum “ diyor Sn. Denktaş .
Şimdi “Sezar’ın hakkını, Sezar’a vermek gerek. “
Sn. Serdar Denktaş, o tarihten önce de, bu konuda uyarıcı açıklamalar yapmıştı .
Bunun, ileride büyük bir tehlike olarak karşımıza çıkacağını da, ima etmişti .
Tabi , 2003 ‘teki idare . Karşı tarafa ve AB’ne çok inanmıştı .
O dönemin, Diş İşleri Bakanı Sn.Yaşar Yakış . Türkiye’nin bir garantör olduğunu, ya unutmuş, ya da bundan haberi yoktu, ki .
“Bizi Kıbrıs’tan zor kullanarak çıkarabilirler “ talihsiz açıklamasını yapmıştı .
Sn . Serdar Denktaş. Bu konuda “susturuldum “diyor .
İleri sürülen görüş, haklı kanıtlara dayanıyorsa ve Kıbrıs Türk Halkının geleceği söz konusu idiyse . Ki bunu yaşayarak görüyoruz .
Sn. Serdar Denktaş’ın, değil susmak . Sesini, daha da tepkili bir biçimde yükseltmesi, gerekmez miydi ?