Son iki yıldır, Kıbrıs konusunda KKTC ve Türkiye adeta atağa geçti.
Özellikle Crans Montana görüşmeleri ile başlayan, KKTC ve Türkiye işbirliği son hızıyla devam ediyor.
Bu son iki yılda çok şey değişti Kıbrıs Adası’nda , ezber bozan gelişmeler yaşanıyor ardı ardına ve belli ki, bazı kesimler bundan oldukça rahatsızlık duymaya başladı. Hani Güneye hak vermiyor değilim yaşanan bu gelişmelerden zira hiç beklemiyorlardı. Ya bizim içimizdekilere ne demeli!
Onlar da bayağı rahatsızlar bu yaşananlardan değil mi!
Elbette, verdikleri mesajlardan da bu görülüyor,
Neymiş;
Kıbrıslı Türkler geleceklerine kendileri karar vermeli,
Bu sözleri söyleyen bu ülkede bakanlık yapmış bir siyasetçi ama bölgede yaşananlardan zerre kadar bilgisi olmadığı görülüyor. Neden mi!
Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun KKTC’ye gelmesi sonrasında Rumlar çok rahatsız oldu ve kıvranmaya başladılar. Güneyin lideri Yunanistan’a gidiyor Başbakan Kiriakos Misotakis ile fikir alışverişinde bulunacak.
Ha bu arada birden aklıma geldi nedense, hani bizdeki sol görünümlü burjuva takımı var ya! Ne demişlerdi, Tatar Türkiye’ye giderken, “Erdoğan Tatar’ı huzuruna çağırdı”.
Şimdi merak ediyorum aynı burjuva takımı Rum lider Anastasiadis için, “Misotakis Anastasiadis’i huzuruna Atina’ya çağırdı” diyecekler mi acep!
Hiç beklemeyin, bu sözü söylemezler.
Bu arada Güneyden de çatlak sesler geliyor.
Sen neymişsin be Çavuşoğlu, nasıl da tedirgin ettin içimizdeki ve güneydeki “STATÜKOYU”
Hristodulidis de açıklama yapıyor; “Hükümet Kıbrıs’ı Çavuşoğlu’na hibe etmeyecek”.
Bak sen Hristo’ya!
Kendilerini “SOL” zanneden bir başka grup da açıklama yaparak, Çavuşoğlu’nu kınadıklarını söylüyor. Garanti sisteminin Kıbrıslı Türklerle alakası yokmuş!
Bütün bunlar doğru yolda olduğumuzu gösteriyor, içimizdeki “Truva atlarına” rağmen.
Yazının başında belirttiğim gibi son iki yılda Türkiye’nin Kıbrıs konusunda doğru ve başarılı bir politika izlediğini içimizdekilerin ve güneydeki kankalarının çığlıklarında görebiliyoruz.
Bunlar ne kadar rahatsızlık duyup karşı yönde açıklamalar yaparsa biz o kadar emin adımlarla ilerliyoruz demektir.
Kapalı Maraş açılımı, kabloyla elektrik projesi, gazimağusa’ya T.C Başkonsolosluğu açılması, Türkiye’nin KKTC’ye her bakımdan destek verdiğinin teyidi, son olarak Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile T.C Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ortak basın toplantısında akıncı’nın şu sözleri de gündeme damga vuran sözlerdi;
Yeniden başlaması için görüşmelerin sürdürüldüğü sürecin yeni bir süreç olacağını belirterek, “Yani biz bir daha ucu açık, sonuç odaklı olmayan, yıllarca bizi oyalayacak bir müzakere sürecine girmeyeceğiz”.
İşte bu yukarıdaki sözlerden sonra, hadi hemen barış, şimdi barış, “United Cyprus now” diyenlerin ne söyleyeceğini merak ediyorum. Daha doğrusu 50 yıldır statükoya dönen müzakerelerde, hep yeniden başlayalım diyerek sonu olmayan görüşmelerin kaybettirdiği zamana acıyorum.
Türkiye ve KKTC’nin tavrı net artık,
Ya HERRO
Ya MERRO
İşinize gelirse...