Türkiyede uygulanan Kontinental veya Kıta Avrupası sisteminde yargılama yöntemine Inquisitorial ( Araştırıcı ) yargılama yöntemi denir. Bu yöntemde yargılama, iki eşit taraf arasında değil, ülkede hukuk düzenini uygulamak isteyen devlet adına yapılmaktadır.
Türkiyede uygulanan Kontinental veya Kıta Avrupası sisteminde yargılama yöntemine Inquisitorial ( Araştırıcı ) yargılama yöntemi denir. Bu yöntemde yargılama, iki eşit taraf arasında değil, ülkede hukuk düzenini uygulamak isteyen devlet adına yapılmaktadır.
Gerçeği arama ve bulma görevi taraflarda değil devlet adına hareket eden yargıçtadır. Bu nedenle yargıç aktif bir rol üstlenir. Duruşmalarda soruları yargıç sorar. Yargıç tarafların iddialarını dikkate almakla birlikte bunu kendi görevini daha iyi gerçekleştirmek için yapar. Yargıcın görevi yasaları uygulamaktır. Yasaların her hususu en ince ayrıntısına kadar belirtmesi ve yargıcın bu kuralları aynen uygulaması beklenmektedir.
Kontinental sistemde yargıcın gerçeği araması ve inisiyatifi ele alarak emredici kararlarla davayı yönetmesi ilk anda daha süratli ve daha adil bir yargılama olacağı izlenimini verebilir. Böylece avukatların davaları erteleme içgüdüsünün önüne geçileceği düşünülür. Ancak pratikte gerçekleşen sonuç bunun tam tersidir. Deneyimlerimiz iki tarafın iradesi sonucu gerçekleşen yargılamanın yani Anglosakson sistemin daha erken sonuçlandığını ve daha iyi sonuç verdiğini göstermiştir.
Anglosakson sistemde bozulmalar olması
KKTC yargısının eleştirilmesini önlemek ve saygınlığını artırmak için bir grup hukukçu arkadaşla başlattığımız çalışmada ilginç sonuçlara ulaştık. Her şeyden önce Anglosakson sistemi uygulayan ülkelerde yargıçlara daha fazla saygı duyulduğunu gördük. Buna rağmen bu sistemin de kusurlu yanları olduğunu öğrendik. İngiltere dahil Anglosakson sistemi uygulayan ülkelerde zaman zaman bozulmalar olduğunu ve sıkıntılar yaşandığını saptadık.
İngiliz İstinaf Mahkemesi yargıcı Lord Denning’in bir kararında belirttiği sözleri anımsayalım. “İngilterede yargının son derece düzgün çalıştığı ve tek kişinin bile haksızlığa uğramadığı bir dönem olmuştur. Bugün İngiltere’deki yargı için aynı şeyi söyleyemem” . Bu sözler geçmişte sistemin düzgün çalıştığını fakat zamanla bozulduğunu göstermekteydi.
Yargının düzgün çalışması yargıya ve dolayısıyla yargıçlara saygı duyulması sonucunu doğurmaktadır. O zaman sormamız gerekiyor. Geçmişte sistemin daha düzgün çalışması nasıl mümkün oluyordu? Hangi nedenlerle bozulma gerçekleşti? Yargıçlara duyulan saygı neden azaldı?
Yaptığımız gözlemler ve çalışmalar gösteriyor ki Anglosakson sistemde bozulmalar olmasının nedeni şu veya bu nedenle sistemin temel ilkelerinden uzaklaşılmasıdır. KKTC yargısında yaşadığımız sorun budur.
Birlikte çalıştığım arkadaşlarla biz de bu sistemi okullarda öğrenme fırsatı bulamamıştık. Bu nedenle özel bir gayret göstermek zorunda kaldık. Daha sonra öğrendiklerimizi genç hukukçulara öğretme çabası içine girdik .
Özetlersek geçmişte Mahkemelere duyulan saygıyı yeniden canlandırmak için sistemin temel ilkelerinin öğrenilmesi ve hatasız uygulanması gerektiğini düşünüyoruz. Deyim yerindeyse sistemimizin fabrika ayarlarına dönülmesini öneriyoruz.