Halka rağmen, halkın karşısında olursanız bundan zarar görürsünüz, diye çok söyledik.
Star Kıbrıs “Demokrasi Köşesi’nde” soruyoruz diyerek, sadece sormakla kalmadık uyarıcı sözler de söyledik.
Demokrasi ile yönetilen ülkelerde “Demokrasinin dört prensibini” çok kez hatırlattık durduk. Galiba iyi anlatamadık veya anlamak istemedi birileri.
Kısaca bir kez daha hatırlatalım ama artık çok geç birileri için!
Halk kendisini yönetecek olanı seçer,
Seçtiğine yönetme otorotesini verir,
Verdiği otoriteyi adaletli kullan diye uyarır,
Ve bir de en önemlisi, elinde bulunan asası yani hesap sormasıdır halkın.
İşte iktidara gelen bazı idareciler, hasbelkader altlarında buldukları koltuklara sanki hiç bir daha bırakmayacakları gibi sıkı sıkıya sarılırlar.
Oysa sarılacakları şey, halkı adaletli, eşit ve şeffaf bir yönetimle yönetmek olduğunu hep unuturlar.
Halkı değil, “Rant çevrelerini” memnun ederler.
Israrla halkı değil “Rant çevrelerine” sarılırlar.
Tabi tüm bunlar bir gün gelir halkın gözünden kaçmaz, kimin neyi savunduğunu ve kim için çalıştığını anladıkları an artık iş işten geçmiş demektir.
Biz bu konuda üzerimize düşeni fazlasıyla yaptık, halkın doğruları ve gerçekleri görmesini sağladık.
Gelinen bu noktada içimiz rahat ve halkın yanında olmaktan da oldukça huzurluyuz,
Bu arada sayın Başbakan Ersin Tatar da, geçtiğimiz haftasonu İskele’de oldukça katılımlı bir imar zirvesi gerçekleştirdi.
Bana kalırsa bu imar zirvesi yaklaşmakta olan bir fırtınanın da habercisiydi.
Hangi fırtına derseniz elbetteki imar fırtınasının yarattığı havanın.
Biraz daha açalım isterseniz, daha anlaşılabilir bir biçimde.
Şimdi tüm kesimlerin, Cumhurbaşkanı’dan, sivil toplum örgütlerine, muhtarlardan siyasi parti başkanlarına, üniversitelerin AR-GE merkezlerinden, KTMMO Birliğine, belediye başkanlarından halka kadar herkesin rahatsız olduğu ve bu rahatsızlığı, “Bu plan bu haliyle geçmemeli” diyerek kabul etmediği Mağusa-İskele-Yeniboğaziçi İmar Planı’nı Sayın İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars, “mutlaka yürürlüğe girecek, isteseniz de istemeseniz de” diyerek savundu.
Şimdi, UBP-HP Koalisyon Hükümeti bir imar planı çıkaracak, Başbakanın imzası ile Resmi Gazete’de yürürlüğe girmesi beklenirken, ülkenin çoğunluğu tarafından uygun görülmeyen bu planı hükümetin büyük ortağı UBP’nin Genel Başkanı ve Başbakan Ersin Tatar onaylamayacak.
Ancak plan 55/89 sayılı İmar Yasası tahtında Başbakan imzalamasa bile “Emir” olarak Şehir Planlama Daire’sinde başvuru işlemlerinde işlerlik kazanarak değerlendirilecek.
Bu açıkça UBP-HP Koalisyon Hükümeti’nde çatlağa neden olacak.
Öyle ya Başbakanın onaylamadığı, “HAYIR” dediği bir plan İçişleri Bakanı tarafından gözardı edilerek ve aldırış edilmeden uygulamaya girecek.
Peki sizce bundan sonra bu süreç nasıl işlecek biliyor musunuz?
Ya Başbakan, “Benim sözümü dinlemeyen, koalisyona uyum sağlamayan bir bakanı istemem” diyecek.
Bu söz üzerine Halkın Partisi, her zaman yaptığı gibi (Dörtlü koalisyon hükümetinde) Özersay tarafından, “Biz hükümetten çekiliyoruz” diyecek, Hükümet bozulacak.
Seçim hükümeti için, DP ve YDP’nin desteğini alan Tatar, ülkeyi erken seçime götürecek.
İşte bir bakanın “ben yaparım olur mantığının” nerlere kadar uzandığını gördünüz işte.
Tam da en yukarıda anlatmak istediğim de buydu zaten, Demokrasi Köşesinde.
Birileri halkın yanında halkla uygulamaya devam
Birileri de bir daha hiç geri gelemeyecek şekilde “HADE MAHALLEYE”
Eee ne diyelim hayırlı olsun...