Yüksek İdare Mahkemesi, Gazimağusa, İskele ve Yeniboğaziçi Bölgesi Geçiş Süreci 2. Emirnamesi’nin 27.(A) ve 27.(B) maddeleri ve bu maddeler tahtında yapılan tüm işlemler için yürütmeyi durdurma emri verdi.
Bu ne anlama geliyor? Elbette tartışılacak.
Ancak bu tartışma öncesine bazı noktaları vurgulamakta fayda var.
Birincisi 2018 yılında emirname çıktığı dönem başbakan olan Tufan Erhürman da net olarak söyledi. Emirnamenin süresi 31 Aralık 2019’da sona erdi.
Ondan sonra ne oldu?
Hükümet 6 ay geçerli olmak üzere 15 Ocak’tan 15 Temmuz’a kadar emirnamenin süresini uzattı.
Bu arada elde edinilen bilgiye göre, hükümetin görüşünü sorduğu Başsavcı, 1 Ocak’tan 15 Ocak 2020 tarihine kadar geçen süre içinde Fasıl 96’nın geçerli olduğunu söyledi.
Peki bu süreçte yapılan başvurular ne olacak?
Şehir Plancıları Odası, bu dönemde yapılan başvurular dahil tüm işlemler için yürütmeyi durdurma kararı verildiğini ileri sürüyor.
Başbakan Tatar da zaten daha önceki gün Meclis’te yaptığı açıklamada “Ben noter değilim” diyerek bu imar planını sorgusuz sualsiz kabul edemeyeceğini söyledi.
Dolayısıyla ortada tam bir hukuki kaos var.
Uzmanlara göre, bu yasa yüksek mahkemeye gittiğinde tartışılacak nokta şudur:
Bu yasa imar planlarını, siyasetçilerin elinde almak için hazırlanmıştır.
55/89 sayılı imar yasasına göre, şehir plancıları dairesi, imar planıyla ilgili tam yetkilidir. Sayın Tatar, her ne kadar “ben noter değilim” dese de, yasa gayet açık.
Hükümet çok önceden 55/89 sayılı yasayla imar yetkisini şehir plancılık dairesine vermiştir.
Bir taraftan imar planını hazırlamak için ilgili daireye yetki verilirken, diğer yandan siyasetçiler elinde bu gücü bırakmak istememektedir.
Ama madalyonun bir de öbür yüzü vardır. UBP ve Başbakan Tatar, bu imar planına karşı çıkarken en temel argümanı “imar adaleti” idi.
Neydi imar adaleti?
Anayasa’nın 36. Maddesi çok net. O maddede aynen şöyle diyor:
“Her yurttaş, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, kamu yararı amacıyla ve yasa ile sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılmasına, kamu güvenliği, genel sağlık, genel ahlak, kent ve ülke planlaması veya herhangi bir malvarlığının kamu yararı için geliştirilmesi ve faydalı kılınması veya başkalarının haklarının korunması için kesin olarak gerekli kısıntı veya sınırlamalar yasa ile konabilir.
Malvarlığının ekonomik değerini fiilen azaltan kısıntı ve sınırlandırmalar için derhal tam bir tazminat ödenir; anlaşmazlık halinde tazminatı hukuk mahkemesi saptar.”
Burada “derhal tazminat ödenir” sözlerine, özellikle dikkat çekmek istiyorum.
O yüzden bu imar planı geçerse, mahkemeye gidecek yüzlerce vatandaşın 500 milyon sterline yaklaşan tazminat istemi, devleti de kilitleyecektir.
Dolayısıyla tam bir hukuki kaosla karşı karşıyayız. Eskilerin böyle durumlar için çok güzel bir sözü var. Ayıkla şimdi pirincin taşını…
Gelinen süreç tam da böyle bir süreçtir. Yapılması gereken sil baştan, tüm tarafların görüşleri alınarak bu imar planının yeninden ele alınmasıdır. Kaostan çıkışın başka yolu yoktur. Bizden söylemesi…