Rum yönetimi, Doğu Akdeniz’de tek yanlı ilan ettiği münhasır ekonomik bölgelerle her ne kadar bir oldubitti yaratmaya çalışsa da evdeki hesap çarşıya uymadı.
KKTC ve Ankara arasında imzalanan anlaşmayla, Türkiye, Yavuz, Oruç Reis ve Fatih gemileriyle bölgede Kıbrıs Türklerinin hakkını korumaktaki kararlılığını her geçen gün gösteriyor.
Elbette bölgeyi satranç tahtası gibi gören Rum yönetiminin hamleleri bitmiyor. Bu oldubittiyi başaramayacaklarını anlayınca, önce Ruslardan yardım istediler. Ama Türkiye-Rusya yakınlaşması nedeniyle Moskova’dan bekledikleri yüzü bulamayınca BM’nin diğer daimi üyelerine döndüler.
Aslında en başından beri sondaj anlaşması yaptıkları o dev enerji şirketlerine bölgede parselledikleri alanlarda taahhüt ettikleri sunamayacaklarını biliyorlardı. Ama oynanan oyun başkaydı. Amaç, o enerji şirketlerini korumak için bölgeye gelmesini bekledikleri süper güçlerle, Türkiye’yi karşı karşıya getirmek istiyorlardı.
Nitekim Fransa’ya deniz üssü de böylece verildi. Bu bağlamda İsrail ve Yunanistan dışında Fransa ile de bölgede askeri tatbikatlar yapmaya başlayan Rum yönetimi, dün hava sahasını da Fransız uçaklarına açtı.
Bölgede gövde gösterisi yapan Fransız uçakları, Trados ve Baf üzerinde uçtu. Yavuz sondaj gemisinin çalışma yaptığı noktanın kuzeyinde yer alan 8’inci parselin sınırında bulunan uçak gemisine geri döndüler.
Aslında bölgeyi barut fıçısı haline getiren bu tehlikeli oyun, kimsenin çıkarına değil. Çünkü o doğalgaz bulunsa bile enerji güvenliği sağlanamadıkça kimseye yar olmayacak.
CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, “Hidrokarbonu paylaşmaya ve birlikte yönetmeye hazırız” diyor.
İyi ama bu yöntem zaten denendi, Güney’e bu anlamda her türlü öneri yapıldı. Fakat Rum yönetimi bu önerileri göz önüne almak yerine gerginlik politikası izledi.
“Doğalgazı biz çıkaralım. Çözümden sonra size payınızı veririz” gibi ciddiye alınmayacak sözüm ona öneriler getirdiler.
Aslında günün sonunda geldiğimiz nokta, ne Kıbrıs Türk halkını ne de Rum halkını mutlu ediyor. Çünkü dünyanın süper güçlerinin askeri varlıklarıyla cirit attığı bir ortamda, bölgeye barış, huzur ve istikrarın gelmesine imkan yok.
Hemen yakın coğrafyamızda Ortadoğu’da bunun örneklerini çok acı bir şekilde yaşadık, yaşıyoruz.
O yüzden Rum yönetimi bir an önce aklını başına toplamalı, süper güçlerin askeri varlığının arkasında tehlikeli oyunlar çevirmekten vazgeçmelidir.
Aksi halde bu tehlikeli oyun, Doğu Akdeniz’i de Ortadoğu’nun kan ve gözyaşıyla yoğrulan makus talihine benzetir. Bizden söylemesi…