Öncelikle, 03.11.2017 tarihli yazımı sizlerle paylaşmak istiyorum. O gün iyileşme yoluna çıktığım gün. “Her yolculuk, bir yaşamdır. Yaşamın içine dalıp gitmektir yavaş yavaş. Hele de sevmeye başlamışsa; bu yeni, çok yeni yaşamın devamı beklenir. Sonrası ve sonrası… İçimize yolculuk yapmak, dümdüz değildir. Bazen çarpışırız; bazen dururuz, dönmek isteriz, pes etmek isteriz. Sonra, bu iştaha kapılıp daha da sevmek isteriz içimizi. Tanıdıkça merak ederiz; merak ettikçe daha çok öğreniriz, kendimizle ilgili gizlilikleri. Burası, yaşayıp tanışmak için var. Kiminle tanışmak? Kendimizle tabii ki… Kendimizle tanışıp derinliklere dalmak dileğiyle…”
İyileşmek İstemek
Gerçekten kendimizi tanımak, böylelikle iyileşmek istiyor musunuz; yoksa isteyip de nasıl yapacağını bilememe durumunu mu yaşıyorsunuz? Önce kendimizin farkında olmalıyız ki neye, nelere ihtiyacımız olduğunu bilebilmeliyiz. Çıktığımız bu yaşam yolunda adımlarımızın farkına varalım! Varalım ki daha sağlam basalım toprağa, yeryüzüne. İyileşmenin, kendini bulmanın çok farklı yolları var: spor yapmak, resim yapmak, kitap okumak, meditasyon yapmak, yoga yapmak, iyilik yapmak… Bu yollardan bir tanesi de mandala çizmektir. Mandalanın iyileştirme gücü oldukça fazla. Çizmeye merkezden başladığımız bu yaşam çemberi, ruhumuzdan akan desenlerle içimize dönüp, kendimize ayna tutup kendi kendimizi iyileştiriyoruz. Kendimizi iyileştirirken bir de bakmışız ki çevremizdekiler de bir o kadar güzel görünüyor artık.
Sihir Kullanmak
Mandala çizimini yaparken aslında hepimiz, sihir kullanıyoruz. İyi niyetlerle çizilen her mandala, bizi daha ferah, daha huzurlu, daha mutlu, güleryüzlü kılıyor. Mandalanın üzerindeki her çizgi, renk cümbüşü içinde yaşamımızı ortaya çıkarıyor. Yüzyıllar önce bile iyileşme isteğinin, niyetlerinin resmi duvara çizilir, daire içine alınırdı. Böylelikle, niyetlerin gerçekleşeceğine inanılırdı. Peki, biz neye inanıyoruz? Kendimizi iyileştirebileceğimize inanıyor muyuz? Hiç bu konuda çabamız oldu mu? Sanki, biraz olsun ciddi ciddi bu konu üzerinde düşünmemiz gerekiyor.
Mandala Terapi Yöntemi
Avrupada 1900’lü yıllarda Jung’un mandala çizimini Psikanalize dahil ettiğini, mandala çizimini danışanlarına uygulattığını ve olumlu sonuçlar aldığını biliyor muydunuz? O yıllarda başlayan bu terapi yöntemiyle kendini bulmak, içsel yolculuğa çıkmak, bu yolculuğa her gün biraz daha iyileşerek devam etmek, öğrenilmiş, uygulanmış, yayılması sağlanmıştır. Bu dönemdeki bizlerse, hala bizim için yeni bir şeyi denemekten, belki de içimize, derinliklerimize yapacağımız yolculuktan korkuyoruz.
Çizmek Deliliktir
Çizmek, yaşamımızdaki deliliktir. Çünkü, çizerken öze gitmek, zordur. Cesaret ister, hafiften delilik ister, gündüzken geceyi; geceyken gündüzü görebilecek kadar başı dönmeli insanın. Bunun için istekli olmalı kişi. O zaman keyfini, özgürlüğünü, sevgisini, farkındalığını, cesaretini, kutsanmışlığını yaşar.
İyileşmek istiyorsan, yol (a) çık! Bu yolda kendini bulacak, kendine yardım edecek sensin. Korkuyu bir tarafa bırak ve devam et!..