Ne güzel demiş bundan 15 asır önce Hz. Ömer, “Adalet mülkün temelidir” diye…
Neden? Çünkü adalet olmazsa kimsenin güvenliği, huzuru kalmaz. Devlet olabilmenin ilk şartıdır adalet. Mal canın yongasıdır. Malı yani mülkü de her zaman sadece adalet koruyabilir…
Kısaca adalet bir ülkenin nefes borusudur. Adaletin olmadığı bir ülkede nefes bile alınamaz…
Büyük Türk komutan Timurlenk’in çok güzel bir sözüdür. “Ülkeler kılıçla alınır ancak adaletle korunur…”
Peki biz onca şehit verip kan dökerek kurduğumuz bu devlette o özlenen adaletli düzeni kurabildik mi?
Ne yazık ki, son yaşadıklarımız bir kez daha buna “evet” diyebilmemizin mümkün olmadığını gösterdi.
Bu ülkede oturdukları koltuğu babalarının malı gibi gören iki tane bakan, Lapta’da bir beş yıldızlı otel projesinde Safa Grup’un sahip olduğu casino işletme iznini iptal etmeye çalışıyor.
Sekiz yıldır ücreti karşılığında her yıl yenilenen bu izin, ne hikmetse bu yıl verilmiyor. Yasalar adeta ayaklar altına alınıyor.
Felsefenin babası Konfüçyüs’ün dediği gibi…
“Eğitimli insanlar adalet olmadan cesaret sahibi olunca asi olurlar. Küçük insanlar adalet olmadan cesaret sahibi olunca haydut olurlar.”
Ne yazık ki ülkemizde de bazı küçük siyasetçiler, sözüm onu cesaret gösterisi, güç gösterisi yaparken adeta haydutluğa soyunuyor.
Star Kıbrıs Medya Grubu Başkanı Ali Özmen Safa’nın, yaşananlara gösterdiği tepkiyi, bugün manşetten okuyacaksınız…
Bu tepki, bu ülkenin geleceği için varını yoğunu ortaya koyan bir işadamının çığlığıdır, isyanıdır…
Bir Kıbrıslı Türk olarak olarak bu ülkeye sevdalı olmaktan başka bir suçu olmayan Safa, “Ben hiçbir zaman imtiyaz istemedim, sadece yasal hakkımı istedim” diyor…
Ancak bu ülkede oturdukları koltuklardaki yetkilerini suiistimal eden iki siyasetçi, yasaları yok sayarak büyük bir hukuksuzluğa, adaletsizliğe imza atıyor…
Ünlü Fransız düşünür Montaigne’in dediği gibi, adaletin olmadığı yerde ahlak da yok olur.
Ne yazık ki, bu ahlaksız düzen bizi içten içe çürütüyor. Safa Grup’a yapılmak istenen muamele, bu ahlaksız düzenin bizi nasıl çürüttüğünü bir kez daha gözler önüne serdi.
Siyaseti, eline geçirdiği gücün sarhoşluğu içinde kullanan siyasetçiler, bu devletin temeline dinamit koyuyor.
Kıbrıs Türk halkı, bu ülkenin temeline bu dinamiti yerleştiren siyasilere cezasını keserse, bir daha kimse eline geçirdiği gücü babasının malı gibi kullanamaz.
Aksi halde “haydut siyasetçilerin” elinde oyuncak olan bir ülke haline geliriz. Bizden söylemesi…