Kronavirüs ülkemizde canımızı tehdit ediyor. Ama canımızı tehdit eden bu salgın için alınan önlemler cebimize de yansıyor. Ekonominin aldığı ağır hasar elbette bu salgın geçtikten sonra çok daha net anlaşılacak.
Ancak şimdilik alınan önlemleri harfiyen uygulamak ve vatandaş olarak üzerimize düşen sorumlukları yerine getirmekten başta çaremiz yok.
İşin ciddiyetini anlamak için dünyada olup bitene de bakmak gerekiyor. İtalya’da yaşananlar bu konuda dünyaya önemli dersler veriyor. Bergamo’daki Humanitas Gavatseni Hastanesi’nden Dr. Daniele Machini sosyal medyadan paylaştığı bir yazı bütün dünyaya ders veriyor…
Eve kapanmaktan şikayet edenlere, “cebimiz yandı” diye alınan önlemleri beğenmeyenlere bu yazıyı okumalarını tavsiye ederiz. İşte Dr. Machini’nin kaleminden bir ülkede yaşanan koronavirüs trajedisi:
“Büyük bir trajedi yaşanıyor ülkemizde. Yaşlı hastalar ölmeden önce ağlayarak bize yalvarıyorlar. En yakınları ile vedalaşmak istiyorlar. Tek başına ölmek istemiyorlar.. Yakınları ile kamera aracılığıyla vedalaşıyorlar. Ölmeden önce bilinçlerini kaybetmiyorlar, komaya girmiyorlar, can çekişiyorlar, boğuluyorlar.
Her şeyin farkındalar.
Genelde karı koca aynı gün ölüyorlar. Çocukları, torunları uzaktalar.
Bu hastalık gripten çok çok daha ağır geçiyor. İnanın çok çok daha farklı. Lütfen ona grip demeyin. Alakası yok. Hastalar en az 7 ile10 gün arasında evde kalıyor. Kimseye bulaştırmak istemiyorlar.
Ateşleri çok yüksek. Ağırlaşınca geliyorlar çünkü…Boğulma hissine artık dayanamıyorlar…
Nefes alamıyorlar. Oksijene ihtiyaçları var...
Biz sadece yardım etmeye çalışıyoruz… Ama her şey hastaya bağlı.
Erken ya da geç hastaneye gelmeleri hiç bir şey değiştirmiyor… Son aynı son. Yaşlılar dayanamıyor.
Hemşirelerin gözlerinden yaşlar akıyor. Herkesi kurtaramıyoruz, farkındayız… Hayati fonksiyonlar düşük olanların sonu belli. Makineler yalan söylemiyor.
Çok acil yeni yataklara ihtiyacımız var.
Ağırlaşanlar çok fazla. Hastanelere akın akın geliyorlar…
En ağır hastaların isimleri kırmızı ile yazılı ki, artık başka bir renk de yok..
Herkese aynı prosedürler uygulanıyor. Hastalık aynı... Lütfen söyleyin, hangi grip bu trajediye sebep olur?
Grip bu kadar bulaşıcı değildir. Bu virüs ise çok farklı. İnanılmaz bulaşıcı ve inanılmaz ağır seyrediyor.
Bizim ülkemizde yaşlı insanlarımız çok. 65 yas üstünde ise neredeyse herkesin kronik hastalığı bulunur. Diyabet, yüksek tansiyon…
Ne yazık ki ağır hasta olan gençler de var.. Onları görürseniz genç olduğunuza sevinme sebebiniz kalmaz…
Hastanede artık cerrah, ortopedi uzmanı, kadın doğum, göz ya da cildiyeci yok. Hepsi korona virüs savaşçısı oldu. Bütün bölümler bu hastalıkla savaşıyor.
Hastalar saat başı çoğalıyor...
Test sonuçları arka arkaya geliyor... Pozitif… Pozitif... Pozitif…
Bütün hastaların evrakları üzerinde aynı şikayetler yazılı..
Yüksek ateş... Nefes darlığı... Öksürük... Boğulma hissi...
Çoğu yoğun bakımda...
Bazıları zor nefes alıyor oksijen maskeleri altında.
Bazıları artık almıyor...
Yoğun bakım üniteleri doldu… Yenileri açıldı…
Oksijen makineleri altından değerli…
Artık hastanede ameliyatlar yapılmıyor. Ameliyathaneler de yoğun bakıma dönüştürüldü.
İnanamıyorum… Her şey o kadar çabuk gelişti ki… Hepimiz çok yorgunuz. Kimse durmak istemiyor. Herkes gece yarılarına kadar hastanede… Doktorlar hemşire gibi çalışıyor...
Ben bir doktor olarak 2 haftadan beri evime gidemiyorum… Ailem için korkuyorum… Bulaşırsa onlardan da yaşlı akrabalarımıza bulaşır…
Kamera ile çocuğumla görüşüyorum.
Ara sıra fotoğrafına bakıyorum, ağlıyorum…
Bizim suçumuz yok... Sizin de suçunuz yok… Bize bu hastalığın bu kadar tehlikeli olduğunu söylemeyenler suçlu…
Bizden sakladılar… Basit bir grip gibi lanse ettiler… Oysa durum farklıydı...
Önlem alınmadı. Geç kalındı…
Lütfen evlerinizden çıkmayın... Bizi dinleyin…
Sadece çok acil durumda dışarı çıkın...
Kesinlikle markete alışverişe gitmeyin… Bu en kötüsüdür… Herkes ilk önce oraya gider... Hasta birisi ile orada görüşmeniz büyük olasılıktır...
Marketlere sadece kapanmaya az bir süre kala gidin… Az insan varken alışveriş yapın..
Basit maskeler kullanın… FFP2 ve FFP3’leri bize bırakın... Artık maske bulmak çok zorlaştı… Bizim de sağlığımız risk altında…
Bazı doktorlarımız artık virüs taşıyıcısı oldular…
Onlar da ne yazık ki en yakınlarına bulaştırdı… Bir çoğunun akrabası hayat ile ölüm arasında...Kaybedilmek üzere…
Lütfen kendinizi koruyun… Önlem alın...
Yaşlılarınıza söyleyin dışarı çıkmasınlar...
Hastalarınıza da yasaklayın… Yiyeceklerini siz alın…
Bizim evde kalma seçeneğimiz yok… Bu bizim isimiz… Son günlerde hiç alışık olmadığımız işler yapıyoruz… Ama yapmak zorundayız...Bizim görevimiz insanları kurtarmak...Bunu bazen başaramazsak, ağır hastalar yardım edemesek de son dakikalarına kadar yanlarındayız…
Biz doktorlar sürekli risk altındayız…Eskiden de öyleydik... Hasta AIDS’li ya da hepatitli olup olmadığını bilmeden kan testlerini yapıyorduk… Bazen iğne bizim elimize de batıyordu… Korkuyorduk… Acaba bulaştı mı diye kendimize de testler yapıyorduk...
Artık her üzüntümüzü de evimize taşıyoruz...Tamamen insanca davranıyoruz... Eğer ağır hastayı tedavi edemesek bile acıların en aza indirmeye çalışıyoruz… Simdi bize KAHRAMAN diyorlar... Oysa daha dün bizi suçluyorlardı...
Yarın her şey geçtikten sonra bizim yaptıklarımız da unutulacak…Her şeyin unutulduğu gibi...
Şimdi düşünelim hep birlikte...
Biz doktorlar hastanede bulunan insanların yaşamlarına dokunabiliyoruz… Onları yaşatmaya çalışıyoruz...
Lütfen epidemiden uzak olsanız da dikkat edin..
Kalabalık yerlerden uzak durun...Sinemaya, müzeye, spora gitmeyin… Lütfen yaşlı insanlara acıyın, onların hayatı sizin elinizde…
Siz ise bizden çok daha fazla insanın hayatına dokunabilirsiniz...
Onları koruyabilirsiniz....
Bunları paylaşın… Tüm İtalya, tüm dünya okusun…
Henüz çok geç olmadan...”
İtalyan Doktor Dr. Daniele Machini’nin paylaşımlarını okudunuz. Ne dersiniz? Hala alınan önlemleri çok fazla bulup, “cebimiz yandı” diye şikayet edecek misiniz?