Bir olgu karşısında, yine hazırlıksız yakalandık.
Dünyada büyük bir endişe, tehlike, kaos ve ölüm sonuçları doğuran büyük bir tehlike karşısındayız.
Bunu hepimiz yaşıyor ve görüyoruz.
Bu olgu karşısında insan oğlunun eli kolu bağlı.
Çeşitli dedikodular da fısıltı gazetesi ve sosyal medyada yayılıyor.
Korona virüsünün ilacı veya aşısı bulunduğuna dair.
Bu konuda somut sonuç doğuracak gelişmelerden bir hayli uzakta olduğumuzu da görmekteyiz.
Ada birçok salgın hastalıkların pençesine geçmişte düşmüştü. Çok can yitirilmiş, birçok ailenin ocağı sönmüştü.
Çocukluk yıllarımda salgın olarak sıtma hastalığını hatırlıyorum. O yıllar hastalığın çaresinin bulunduğu yıllardı.
İdarenin aldığı radikal önlemlerin nasıl uygulatıldığını anlatılanlardan dinlerdim.
Bunlardan biri de rahmetli nenem idi.
Genç yaşında dedem vefat ettiğinden, üç kızı ile dul kalmış.
Ekmek parasının peşine düşmüştü.
O günlerde sıtma, adada salgın bir şekilde yayılmakta idi. Bunun kaynağı da Anofel sivri sineği idi.
İdare, derhal bunun kaynağını kurutacak tedbirleri alacak kuralları üretti. Sıhhiye dairelerini oluşturarak işe koyuldu. Bu dairelerin başına uzmanlardan oluşan idarecileri getirdi. Alt birimlerde de oluşturulan kurallara göre, personel alımına gidilerek, eğitimden geçirildiler. Böylece virüsle mücadeleye başlandı.
Ninem de bu kadroda yer alanlardan biri idi.
O dönem, gerek Türk ve gerekse Rum evlerine yabancı erkeklerin girmesi sakıncalı olduğu için. Konutlara girecek olanların, bayanlardan olması uygun görülmüştü.
Ninemin bu mücadeledeki görevi. Evlerdeki kuyu ve su birikintilerini el pompası ile pompalamaktı.
Şimdiki dilde, hijyeni sağlamaktı.
Halk dilinde bu görevi yapanlara sinekçi adı verilirdi.
Bu görevlilerin yetkileri, polisin yetkilerine denkti.
Yaygın hastalıklarda, Merkezi Hükümetlerden çok, görev yerel yönetimlerde idi. Belediyeler. Muhtarlar. Kır bekçileri. Azalar. Köy ihtiyar heyetleri, mücadelenin birer neferiydiler.
Sıtmayı yaratan Anofel def edilip yaralar sarılmaya başladığında Ada başka bir illetle karşı karşıya geldi.
Bu illet, bulaşıcı olan Veremdi.
Bu illet için de yıllarca bu ekiplerle mücadele edildi. Bu bulaşıcı hastalık da birçok can aldı.
Arkasından bulaşıcı Tifo hastalığı geldi.
Ekip ve donanım yeterli olduğu için. Bu mücadele de az kayıpla başarıldı.
Sıhhiye kadroları, İngiliz sömürge idaresinde ve ortaklık Cumhuriyetinde varlıklarını ve işlevlerini sürdürmüşlerdi.
Bu kadrolar, bizde de Belediye ve Hastanelerde görev ve işlevlerine devam ettiler.
Yaş haddinden emekliye çıkanların yerine, kadrosunda belirlenen uzmanlık dalında ya yenisini almadık. Ya da geçici olarak alınan kişileri o mevkilere yolladık. Kadro tamam. İşlevsellik eksik.
Ada, her türlü bulaşıcı virüse karşı dirençsiz. Her tarafı açık. Bir de üstüne üstlük globalleşmenin getirdiği dezavantajlar, birçok olumsuzluğu da beraberinde getiriyor.
Son olay da göstermektedir ki tam teşekküllü bir zührevi hastalıklar hastanesinin oluşturulması veya olağanüstü durumlarda mevcutların bu hastaneye dönüştürülerek derhal hizmet vermesini sağlayacak adımların atılması.
Sahada ise tam teşekküllü KKTC coğrafyasının tümünde hizmet verecek bir sıhhiye teşkilatının oluşması gerek.
Birçok dairede olan fazla personelin bu alana kaydırılarak bu teşkilat kısa bir süre içinde oluşturulabilir.
Günümüzde alınan kararların uygulanması, sadece polisimize kalmış gibi.
Bu da kişiler üzerindeki denetimleri, istenilen düzeyde sağlamayabilir.
Bunun için Mahalle Muhtarları, Azalar, Köy ihtiyar heyetleri devreye sokulmalı.
Kır bekçisi kadroları tekrar tezekkür ettirilerek. Bu kadrolar doldurulmalıdır.
Hükümet, salgın olayı karşısında kendini bir boşlukta buldu.
Bu yılların getirdiği ihmal ve öngörüsüzlüğün bir sonucu olsa gerek.
Eldeki olanaklarla gerekli önlemleri almış. Almaya devam edecektir.
En önemli sorun, salgının yayılmasını önleyecek denetimlerin yapılması. Sokağa çıkma yasağı, açık olan yerlerdeki izdihamı daha da kalabalıklaştıracağı için, maksada hizmet etmeyecek diye düşünüyorum.
Bu aşamada, gerek sağlık kuruluşlarının ve gerekse Hükümetin önerdiklerini uygulamaktan başka çare kalmıyor.