Dünya öyle bir global krizle çalkalanıyor ki, bu salgın geçtikten sonra bunun toplumsal ve ekonomik hayatta önemli etkileri olacağı herkes tarafından kabul ediliyor.
Her toplum kendi meşrebince çıkış yolu arıyor, yaralarını sarmaya çalışıyor.
KKTC’de yaşayan bizler de yaşanan süreçten nasıl çıkacağımızı, bu zor günleri nasıl atlatacağımızı ortaya koymalı, siyasetçi, işadamı, sivil toplum kuruluşu, sendikalar olmak üzere eteğimizdeki taşları dökmeliyiz.
Kimse parmağının arkasına saklanmamalı, bu kriz geçtikten sonra her şeyin eskisi gibi devam edeceğini ummamalı. Böyle bir beklenti içinde olanları da şimdiden uyarmalıyız.
Çünkü onların derin bir hayal kırıklığı bekliyor.
Bu kapsamda Star Kıbrıs’ın ortaya koyduğu “Beş partinin ortak olduğu bir kriz hükümeti kurulsun, radikal tedbirler alınsın” çağrısı siyaset dünyasında geniş yankı buldu.
Ana muhalefet CTP’nin lideri Erhürman dün Ada TV’nin canlı yayınına telefonla bağlanarak, “Sağlık açısından yaşadığımız bu kriz, bir süre sonra bir ekonomik ve mali kriz de getirecek. Bu kriz ülkede olağan dışı zor kararlar alınmasını gerektirecek” diye yarın yaşayacağımız zor günleri işaret etti.
Elbette bu zor kararların alınması, siyaseten bir bedel de gerektirecektir. Belki de siyasi kaygılarla bu radikal önlemlerin alınmasında güçlükler de yaşanacaktır.
Erhürman, bu zor kararların sadece şu anda hükümette bulunan partilerin sırtına yüklemenin doğru olmadığını ifade ederek, “Biz elimizi taşın altına koymaya, siyasi sorumluluğu üstlenmeye hazırız. Bunun formülü ne olur? Bizim önerimiz yok. Hükümet bunun formülünü ortaya koyarsa hangi yöntemi önerirlerse önersinler, bu dönemi atlatmak için biz varız” dedi.
Sayın Erhürman, sorumlu muhalefet anlayışı içinde gerçekten örnek alınması gereken bir davranış sergiledi.
Şu anda beş partinin koalisyonuyla kurulacak bir milli mutabakat hükümeti sorunların çözümü için tek çare olarak görünüyor. Çünkü böyle bir dönemde alınacak zor kararları ancak güçlü bir hükümet alabilir.
Alınan kararlar toplumun bütün kesimlerini uzun yıllar derinden etkileyecektir. Siyasi sorumluluğun da bu manada paylaşılması, radikal kararlar üretilmesini kolaylaştıracaktır.
Hükümete düşen bu saatten sonra yüksünmeden, gocunmadan ana muhalefetin beklediği o öneriyi masaya koymasıdır.
Aksi halde borçlanarak bu düzeni devam ettirme seçeneği, felaketimiz olur.
Bu yöntem çocuklarımızın geleceğini çalmaktan başka bir anlam da taşımayacaktır. Bizden söylemesi…