KKTC bu ekonomik yapısıyla uzun zamandır şapkadan tavşan çıkarmaya çalışıyordu. Başbakan Ersin Tatar’dan da bu manada şapkadan tavşan çıkarması bekleniyordu.
Ama olmadı, olamazdı da… Çünkü Ersin Tatar sihirbaz değildi.
1974’ten önceki dayanışma ruhuyla yıllarca Rum’a karşı direnebilmiş Kıbrıs Türkü, o ruhu yeniden yakalayamadığı sürece asla kurtuluşa ulaşamaz.
74’te sonra ortaya çıkan ganimet düzeni ne yazık ki bu toplumu içten içe çürüttü. Kuzey’deki 200 bin Rum Güney’e geçti. Güney’deki 65 bin Türk Kuzey’e geldi. Aradaki fark, yani yaklaşık 150 bine yakın Rum’un malını bu ganimet düzeninde paylaştık.
Hala daha ellerine kuponları olan var. Büyük adaletsizlikler yaşandı. Fakiri daha fakir, zengini daha zengin yapan bir ganimet düzeni kuruldu.
Gerçek dünyadan koptuk. Peki burada suçlu kimdi? Suçlu elbet, bizi yönetenler, yeni siyasilerdi. Bu ganimet düzenine, bile isteye fırsat verildi.
Bugün geldiğimiz nokta söylenecek tek söz şudur: Ne ekersen, onu biçersin…
Yıllar içinde kamuda çalışanlar katlanarak büyüdü. 10 yıl önce bile 50-60 bin maaş çeki yazılırken, bugün bu rakam 100 bini geçti.
Bütçenin yüzde 85’i maaşlara gidiyor. Özel sektörden alınan vergiler, tapuda alınan vergiler, devletin her kalemde tek tek topladığı her kuruşla yıllardır kamudaki maaşlar ödeniyor. Seyrüsefer vergileri bile yolların onarımına değil, maaşlara ayrılmak zorunda kalınıyor.
Senelerdir hükümetlerin en büyük vaadi ay sonu maaşların ödenmesinden geçiyor.
Toplum olarak bizler de yıllardır benim oğlancık, kızcık kamuya girsin diye mücadele ettik.
Sonunda bu noktaya geldik. Peki biz toplum olarak bunca yıl ne yarattık? Çok övündüğümüz üniversiteleri, otelleri kim yarattı? Bunları devlet değil, özel sektör yaptı…
Devletin bir tek markası Kıbrıs Türk Hava Yolları’ydı. Onu da 4-5 uçak için 850 kişi istihdam ederek batırdık.
Bir başka önemli kurumuz Kalkınma Bankası’ydı. O da iktidara her gelen partinin elinde siyasi bir güç olarak kullanıldı. Kalkınma sadece lafta kaldı.
Bugün bu ülkede 3 tane emekli maaşı olan emekli var. Dünyanın neresinde duyuldu.
Bilen varsa gelsin anlatsın. Siz hem emekli olacaksınız, hem de emekli olduktan sonra aldığınız yüksek maaşı almaya devam etmeyi savunacaksınız. Bu yapı sürdürülemez.
Geldiğimiz noktada yıllar içinde öyle bir yapı oluşturduk ki, ilk krizde bu yapı başımıza çökmüştür. Şu anda özel sektör adeta mezara gömülmüştür. Ölüyü diriltmek kolay değildir.
Devlet ne yaparsa yapsın, o maaşları ödesin diyenlere sormak lazım. Maaşlar nasıl ödenecek? Bankadan borçlanarak ödenecek. Peki devletin o borcu ödeyecek geliri var mı?
Şu anda devlet iflas noktasına doğru hızla ilerliyor. Bu devlet iflas ederse ne olacak? Anahtarı gidip Rum’a Anastasiadis’e mi teslim edeceğiz?
Herkes Türkiye’den para istenmesini öneriyor. Şunu bilmeliyiz. Türkiye bu kamudaki kabarık maaşlar için artık bize para vermeyecek.
Artık realist olmamamız lazım. Yaşadığımız yalan dünyadan çıkıp, cesur kararlar almalıyız. Başta Başbakan Ersin Tatar olmak üzere bizi yönetenler, kimseden korkmadan, çekinmeden bu cesareti göstermek zorundadır.
Aksi halde uçurumun kenarındayız. Düşmemiz an meselesi… Bizden söylemesi…