Ülkede 15 Mart’tan bu yana tüm işyerleri kapalı. Öğrenci yok, turist yok. Artık biz bizeyiz. Hükümet ekonomiyi ayakta tutmak için peş peşe paketler hazırlıyor.
Ama bu paketlerin hiçbiri özel sektörün ihtiyaçlarına cevap veremiyor. “Mart, Nisan, Mayıs aylarında elektrik faturalarından yüzde 15 indirim yaptık” deniyor. Ancak bu dönemde hiçbir işyeri zaten açık bulunmuyor.
Özel sektöre kredi vermekten söz ediliyor. Ancak ya sayıları dörde kadar varan kefil, veya ipotek olarak mal gösterilmesi isteniyor.
Tapu dairelerinin kapalı olduğu ve ne zaman açılacağı dahi belirsiz olduğu bir ortamda bu kredilerin nasıl alınacağı başlı başına bir tartışma konusudur.
Şu an insanlar aç. Acil paraya ihtiyaçları var. Seni iki üç hafta sonra Tapu Daireleri açılınca kendilerine bir kredi vermekten söz ediyorsun.
Bu asla anlaşılabilir bir durum değildir.
Özel sektöre hiçbir nakit para desteği yapılmazken, kamunun 100 bin çekini bir çırpıda ödüyorsun.
Şu anda elde olan tüm parayı olduğu kadarıyla bir takım kesintiler de olsa kamuya dağıtırken, özel sektöre sadece sözle yetiniyorsun.
Ancak lafla peynir ekmek gemisi yürümüyor. Özel sektör yine her zaman olduğu gibi üvey evlat muamelesi görüyor.
Devlet bütçenin yüzde 85’iyle kamunun maaş çeklerini ödüyor. Yıllardır sürdürülmeye çalışılan bu yapıyla tek başarı ölçütü de ay sonu maaşların ödenmesinden geçiyor. Ancak bugün şartlar değişmiştir. Böyle giderse bu yapı, bu toplumun intiharı olur.
Üç maaş alan emeklilerin olduğu bir toplumun yeni ekonomik düzende ayakta kalması mümkün değildir.
Maliye Bakanı, aylık bütçenin 500 milyon olması gerektiğini söyledi. “Bende 450 milyon var” diyerek, 50 milyon kesintiyle bunu bu aylık maaşlara dağıttı. 100 bin çek ödendi. Peki ya önümüzdeki ay ne olacak?
Türkiye’den 3.3 milyar lira tutarında bir kaynağa ihtiyacımız olduğunu açıklayan Sayın Bakan Amcaoğlu’na sormak lazım. Bu paranın ne kadar kamuya, ne kadarı özel sektöre aktarılacak?
Yoksa yine kamunun maaşlarını ödeyip, özel sektöre üvey evlat muamelesine devam mı edilecek?
Şu anda çalışan ancak geliri sıfırlanan medya sektörüyle ilgili de hiçbir adım atılmadı. Kamu görevi yapan gazeteciler işsizlik tehdidiyle karşı karşıya bırakıldı.
Güney’de Rum yönetimi basın sektörüne yüzde 60 maaş desteğinin yanı sıra, toplam 700 bin Euro’luk kurumsal katkı yapmaya hazırlanıyor.
Ancak bizde medyaya yönelik hiçbir destek paketinin esamesi bile okunmuyor. Gazeteciler Birliği’nin yaptığı açıklamada da altını çizdiği gibi, bu tutumun tek nedeni olsa olsa medyayı susturmak, devlet televizyonu ile yola devam etmektir. Bu kabul edilemez.