Koronovirüs salgınıyla gittikçe derinleşen ekonomik kriz Türkiye’yi en zayıf anında yakaladı. Neden mi?
Merkez Bankası’nın döviz rezervine baktığınızda Türkiye’nin kasasındaki paranın uzun zamanların en düşük seviyesinde olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz.
Türkiye şu anda ya para basmak, ya da borç bulmak zorundadır. IMF tercihi siyasi nedenlerle göz ardı edildiğine göre başka çare yoktur.
Ancak elbette Türkiye para basarken, bunun enflasyonist etki yaratmaması için dikkatli olmak zorundadır. Bastığı parayı tüketimi değil, üretimi desteklemek için kullanmak zorundadır.
Bu bağlamda yaptığı harcamaya da dikkat etmekten başka çaresi yoktur. Anavatan böyle bir ekonomik tabloyla mücadele etmeye çalışırken, bizde de tüm gözler Türkiye’den talep edilen mali yardıma çevrilmiş vaziyette.
Maliye Bakanı Olgun Amcaoğlu, Türkiye’den yılsonuna kadar 3.3 milyar TL’lik bir kaynağa ihtiyaç olduğunu açıkça dile getiriyor.
Bu para gelirse hükümet, bu kaynağı nasıl değerlendirecek?
Bu para üretimi destekleyen bir ekonomik modelin kurulması için mi, yoksa daha önce yaptığımız gibi sadece maaşların ödenmesi için mi kullanılacak?
Eğer bu para sadece maaşlar için düşünülüyorsa, şunu açıkça söylemekte fayda var. Bu şekilde Türkiye’nin ikna edilmesi çok zor. Bunu önümüzdeki günlerde hep beraber göreceğiz.
Artık bir kişinin üç emekli maaşı aldığı bir yapı devam ettiremez.
Artık bütçenin yüzde 80’ine yakını maaşlara ödeyerek bu devleti ayakta tutamazsınız.
Artık “13. maaş olmazsa yakarız, yıkarız” tehdidiyle çalışma hayatını sürdüremezsiniz.
Üretmeden tüketen, bir eli yağda, bir eli balda olan bir toplum olamayız. Yaşadığımız yalan dünyanın artık sonuna geldik.
Geçtiğimiz ay, kasada 450 milyon olduğunu söyleyen Maliye Bakanı Olgun Amcaoğlu, bazı kesintilerle bunu maaşlara dağıttı.
Ancak önümüzdeki ay gelirin 150 milyona düşeceği söyleniyor. Peki hükümet önümüzdeki ay ne yapacak?
Yağmur duasına çıkan köylüler gibi, sadece Türkiye’den para gelmesi için dua mı edeceğiz?
Dünyada artık bu salgından sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Emin olun aynı durum KKTC için de geçerli olacak.
Gerek kamuda, gerek özel sektörde, baştan aşağı yeniden yapılanmak, üretimi teşvik eden adımlar atmak zorundayız.
Önümüzdeki dönemde eski düzen artık devam edemez. Bu hayali kuranlar fena halde hayal kırıklığına uğrayacaklar. Bizden söylemesi…