Cumhurbaşkanı Akıncı, kanal kanal dolaşıp hükümeti eleştirmeyi sürdürüyor. Bu konuda muhalefeti fazla anlayışlı bulduğundan olsa gerek, hükümete muhalefeti adeta kendisi üstleniyor.
Önce Cumhurbaşkanlığı bünyesinde kurduğu kurullarla ekonomiden sağlığa hükümetin aldığı kararların tam tersi yönde kararlar üretip, bunun tartışılmasını sağlıyor.
Bu konuda bazı tartışmalarda üstünlük sağladığı bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Kısaca siyaset tarlasına o kadar çok ekim yapıyor ki, şimdi bir an önce hasada girişmek istiyor.
O yüzden kimse seçimlerin ertelenmesine itiraz etmese de “Bu yönde eleştiriler var, 11 Ekim’den erken de olabilir” diyerek, seçim tarihiyle ilgili tartışma başlatmanın hesaplarını yapıyor.
Oysa bırakın 11 Ekim’den önce sağlıklı bir şekilde seçim yapılabilmesini, bu tarihte bile seçimlerin yapılıp yapılmayacağı ciddi soru işaretidir.
Ay sonunda faturasını nasıl ödeyeceğini bilemeyen vatandaş, her akşam sofrasına nasıl ekmek koyacağını düşünürken, birileri seçim kaygısında, koltuk telaşına düşmüş olabilir.
Ama emin olun ki vatandaşın gündemi seçim değildir.
Ne yazık ki, ülkenin bu krizden çıkmasında öncü rol üstlenmesini beklediğimiz Cumhurbaşkanlığı makamı, eleştiri okları altındaki hükümetin zayıfladığını düşünüp krizi fırsata çevirmenin hesaplarını yapıyor.
Yapmayın Sayın Cumhurbaşkanı...
Bunun kimseye faydası olmaz. Hepimiz aynı gemideyiz. Eğer bu gemi batarsa kaptan köşkü de suya gömülür, 3. Sınıf mevkiinde vatandaş da…
Sayın Akıncı, “Hükümet benim dediklerimi taksit taksit yaptı. ‘Başbakan sokağa çıkma yasağı kesinlikle ilan etmeyeceğiz’ şeklinde beyanatlarda bulunduktan sonra sokağa çıkma yasağı ilan etti” dedi.
Evet ama bu değişiklik aynı zamanda Başbakan’ın duruma göre hiç gocunmadan kendi aldığı kararları bile revize edebileceğini, yanlışsa bundan dönebildiğini göstermez mi?
Sayın Tatar, “Dediğim dedik, çaldığım düdük” deseydi daha mı iyiydi? Demokraside hükümet alınan kararlarda hata varsa bundan dönemez mi?
Elbette başta test sayısının artırılması olmak üzere bizim de hükümeti yetersiz bulduğumuz noktalar vardır. Medya bu eleştirileri zaten yapıyor.
Ama devletin başı olarak sizin yapmanız gereken bu eleştirileri basın üzerinden dile getirmek mi? Yoksa Başbakanlıkla sağlıklı bir iletişim kurup düşündüklerinizi anlatmanız ve ülkenin birlik içinde kenetlenmesine yardımcı olmanız mı?
Sağlıklı iletişim demişken Sayın Akıncı’nın bırakın hükümet ile Türkiye ile de sağlıklı bir iletişim kuramadığına ne yazık ki üzülerek tanık oluyoruz.
Cumhurbaşkanlığı makamı, keşke Güney komşumuzla çabaladığı iletişimi Ankara ile de kurmaya gayret gösterseydi.
Evet gündemimiz seçim değil ama şu bir gerçek. İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın da dediği gibi karşımızda, hükümete küs, Türkiye’ye küs, zaman zaman dünyaya bile küs olmayı seçen bir Cumhurbaşkanı var.
Her siyasi tartışmada küsen bir Cumhurbaşkanı ile bu krizden çıkış çok zor. Bizden söylemesi…