Hükümette son günlerde gerek bakanlar arasında gerekse milletvekilleri arasında söz düellosuna varan atışmalar yaşanıyor.
Başbakan Ersin Tatar, yaşanan salgına karşı olağanüstü bir mücadele verirken, parti içinde eleştirilerden de kurtulamıyor.
Dün Ada TV ekranlarında yaşanan süreci değerlendiren Lefkoşa Milletvekili Zorlu Töre, “Gözlerime perde indiremem, kulaklarıma pamuk tıkayamam, üç maymunu oynayamam. Gerçekçi olmak lazımdır. Sağlık alanındaki tedbirlerde gösterilen başarı ekonomide sağlanamamıştır” diyerek, tabiri caizse muhalefet partilerinden de öte bir muhalefet yapıyordu.
“Para yok demekle olmaz” diyen Töre, anavatan Türkiye ile olan ilişkilerde çok süratle gözle görülür bir ilerleme olmamasını sorguladı.
“Şu anda protokol yok, Türkiye’den sıcak para akışı yok. Bunlar hep soru işaretidir. Bir an önce bunlar ele alınmalı” diyen Töre, Bakanlar Kurulu’nda bazı bakanları da yerli üretime engel olmakla suçladı.
Öte yandan Ekonomi ve Enerji Bakanı Hasan Taçoy’un özellikle Kıb-Tek’teki iddialar karşısında geçtiğimiz hafta yapılan Bakanlar Kurulu’nda adeta sorguya çekildiği de başkentte herkesin bildiği bir meseledir.
Hükümet ortakları arasında uyuma gelince orada da kafalar karışıktır.
5.5 ay sonra yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminin iki adayı Tatar ve Özersay, bir yandan hükümet etmeye çalışırken, her ne kadar inkar edilirse edilsin bir taraftan da seçime hazırlanıyorlar.
Bu gerçeği dün Ada TV’de Zorlu Töre de dile getirdi.
Nitekim Bakanlar Kurulu’nda alınan kararları dışarıda açıkladıktan sonra katıldığı TV programlarında “Ben Başbakan olsam farklı yönetirdim” diyen Özersay’ın sözleri buna en önemli delil sayılabilir.
Peki sokaktaki vatandaş bu tartışmaların neresindedir?
Açıkçası şu an dükkanını siftahsız kapatan vatandaşın yaşanan bu kaosa olumlu baktığını düşünmek imkansızdır.
Cumhurbaşkanlığı makamı elbette önemlidir. Ancak Cumhurbaşkanı Akıncı da dahil olmak üzere tüm liderlerin bu seçimi kafalarının içinde erteleyemediği de ortadadır.
Turisti ve öğrenciyi uzun süre burada göremeyecek KKTC’nin öncelikli meselesi çarkın dönmesidir. Siyaseten verilen demeçlere mesafeli olan vatandaş, önümüzdeki dönemde açılan yaraları kapatacak sosyal politikalar bekliyor.
Maaşları üç ay keserek bu işi çözemeyeceğimiz ortadadır. Hükümet bir an önce en tepeden başlayarak tasarruf tedbirlerini hayata sokmalı, yıllardır konuşulan ama bir türlü hayata geçirilemeyen kamu reformu ile işe başlanmalıdır.
“Şimdi sırası mı” diyenlere de verilecek en iyi cevap “Evet şimdi tam sırası” olmalıdır. Çünkü bu geminin bu şekilde yüzdürülemeyeceği artık ortadadır. Gemi batmadan hemen önce yapılması gerekenlerle ilgili birinci sorumluluk da Başbakan Ersin Tatar’ındır.
Tatar bu sorumluluğu yerine getirirse anıtı dikilir. Aksi halde UBP içinde kaynayan kazanın sonunda mahalleye gitmekten başka çaresi yoktur. Bizden söylemesi…