Akıncı’ya mektup!

Cumhurbaşkanı Akıncı, Ada TV’de dün video konferans yöntemiyle canlı yayına bağlanarak gazeteci Cüneyt Oruç ve akademisyen Mustafa Ertanın’ın sorularını yanıtladı. Pandemi sürecinde yaşananları ve hükümetin aldığı önlemleri değerlendirdi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, Ada TV’de dün video konferans yöntemiyle canlı yayına bağlanarak gazeteci Cüneyt Oruç ve akademisyen Mustafa Ertanın’ın sorularını yanıtladı. Pandemi sürecinde yaşananları ve hükümetin aldığı önlemleri değerlendirdi.
Türkiye’de hükümet ile arasında yaşanan gerilime ilişkin soruları da yanıtlayan Akıncı, “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ile KKTC Cumhurbaşkanı arasında sadece mektupla iletişim yeterli mi” şeklindeki soruya, “Benim kimseyle sorunum yok, yeri geldiğinde mektup yazmanın doğru bir yöntem olduğunu düşünüyorum. Mektup yazmanın yadırganacak ve yanlış bulunacak hiçbir tarafı yok” diye yanıt verdi.
Ada TV’deki son yayınında 2. Cumhurbaşkanı Talat’ın “Bu çağda mektupla iletişim yeterli olmaz. Bu açıklama bile başlı başına bir sorun teşkil ediyor” şeklindeki değerlendirmesini de yorumlayan Akıncı, şunları söyledi:
“Sayın Talat kendisinin zamanında farklı iletişim kurmuş olabilir ancak mektup yazmak yanlış bir yöntem değildir. Dünyada bunu uygulayan pek çok lider var. Sayın Tayyip Erdoğan da bir sürü yere mektup yazmıştır. Ben yapılması gereken her ne ise o şekilde hareket ettim. Bunlar gereken şekilde cevap verilip verilmemesi ise muhatapların takdirindedir.”
Bu açıklamalardan da anlaşıldığı üzere görülüyor ki, Sayın Cumhurbaşkanı önümüzdeki dönemde Ankara ile ilişkilerde yumuşamaya ilişkin bir işaret vermiyor.
Hatta her ne kadar kimseyle “dargın” ya da “küs” olmadığını söylese de “Kıbrıs Türk halkı bizi kukla olmak için seçmedi. Kendi halkının cumhurbaşkanı olmamız için seçti” söylemiyle adeta küllenen ateşe benzin atıyordu.
Zira ne Türkiye’nin, ne de Kıbrıs Türk halkının Akıncı’dan kukla olmasını istemesi zaten mümkün değildir. KKTC cumhurbaşkanlığı makamı da “kukla olmak” ya da “Türkiye ile kavga etmek” arasında bir tercihte bulunmak zorunda değildir.
Hem kukla olmayabilir, hem de Türkiye ile kavgasız bir siyaset yürütebilirsiniz. Bu, her ne kadar Sayın Akıncı’nın önünde bir seçenek olarak görünmese de aklın yoludur.
Türkiye ile KKTC arasında “anavatan” ya da “kardeş ülke” tanımları arasına sıkışan Cumhurbaşkanı Akıncı, “Türkiye ile ilişkilerde sadece bir tarafın dediği olmalıdır şeklinde bir düşünce olursa o zaman bu iş iki ayrı devlet olmaktan çıkar. Dünyanın bizim için söylediği ‘alt yönetim’ olduğumuzu siz de onaylamış olursunuz” diyor.
Bu dil fevkalade tehlikeli bir dildir. Kıbrıs Türk halkı ile Anadolu halkı arasında gönül köprülerini yıkar. Sayın Akıncı, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kazanmak uğruna bu köprüyü yıkarsa, tamir olması da güçleşir.
Çünkü kişiler değişir ama kurumlar kalıcıdır.
Kıbrıs Türk halkının Cumhurbaşkanı Akıncı’ndan beklediği, Türkiye ile mektup dışında da bir iletişim kurabilecek bir yakınlığı sağlamasıdır.
Çünkü bu halkın derdini, isteklerin, taleplerini, en çok bu halkın seçtiği en tepedeki yöneticisi aktarabilir. O yönetici de Sayın Cumhurbaşkanı Akıncı’dır.
Türkiye ile Akıncı arasında süren bu gerilim belki Sayın Cumhurbaşkanı’na önümüzdeki seçimi kazandırabilir. Ancak Kıbrıs Türk halkına kaybettirecekleri daha fazladır. Bizden söylemesi…
Bu haber 10856 defa okunmuştur

:

:

:

: