Tarih 13 Mayıs 1940… Yani bundan tam tamına 80 yıl önce bugün…
İngiltere Başbakanı Winston Churchill, göreve gelir gelmez Avam Kamarası’nda o ünlü konuşmasını yaparken, 'Size kan, ter ve gözyaşından başka vaat edecek bir şeyim yok' diyordu…
O dönem nasıl bir dönem miydi?
1940 yılında; Hitler Fransa ve Belçika’yı ezmiş, Sovyetlerle Saldırmazlık Paktı imzalayarak gözünü tek bir yere dikmişti. O da İngiltere’ydi.
İngiliz hükümetine Neville Chamberlain Başbakanlık ediyordu. Kendisi ve kabinesinin birçok üyesi savaşın bu raddeye geleceğini öngörememişti. Hatta savaşın çıkacağını dahi düşünmemişlerdi.
Bu öngörüsüzlük onları Hitler karşısında çaresiz ve ezik hissettiriyordu. Ülkede Alman hava saldırılarının da etkisiyle sadece teslimiyet konuşuluyordu.
Britanya adasında teslim olmayı kabul etmeyen ve bunu yüksek sesle dile getiren bir kişi vardı. O da Sir Winston Churchill idi.
Başarısız Chamberlain’in istifasının ardından Kral, hükümeti kurma görevini Winston Churchill’e tevdi etti. 10 Mayıs’ta vazifeyi alan Churchill henüz kabinesini bile tamamlamadan, 13 Mayıs 1940 tarihinde Avam Kamarası’nda o ünlü konuşmayı yaptı.
Ne diyordu Churchill o konuşmada İngiliz halkına:
“…Size acı, kan, ter ve gözyaşından başka bir şey vaat etmiyorum. Önümüzde çileli ve zor bir yol var. Önümüzde aylar var. ‘Politikamız ne’ diye mi soruyorsunuz?
Politikamız; havada, karada ve denizde savaşı finanse edebilmek, bunu tüm gücümüz ve kuvvetimizle yapabilmektir.
Hedefimiz ne diye sorabilirsiniz.
Hedefimizi tek kelime ile cevaplayabilirim: Zafer!
Ne olursa olsun Zafer!
Duyulsun ki; Britanya İmparatorluğu için başka çare yoktur. Mağlubiyet görmeyeceğimize eminim. Şu anda herkesin desteğini istiyor ve diyorum ki; “Hadi o zaman, birleşmiş gücümüz ile daha da ileri gidelim…”
Kelimenin tam anlamıyla tarihi bir konuşma… Bu konuşmada günümüzde bizi yöneten politikacıların alacakları önemli dersler vardır.
Şu anda dünyada olduğu gibi biz de bu pandemiyle tarihi bir savaş veriyoruz. Sağlık alanında bu savaşın, ülkemizde ekonomik bir savaşla birlikte götürülmesi gerekiyor.
Yapılacak ilk iş ise, halka gerçekleri anlatmakla başlamaktan geçiyor. Tıpkı Churchill’in dediği gibi önümüzdeki dönemde halka acı, kan, ter ve gözyaşından başka bir şey vaat edilemeyeceğinin söylenmesi gerekiyor.
Elbette bu dönem geçildikten sonra ekonomik zafere ulaşmak da mümkün olacaktır. Ancak bu zaferin de bir bedeli vardır.
İngilizlere savaşı kazandıran Churchill, nasıl savaştan sonra seçimi kaybettiyse, belki şu an bizim ekonomik hayatımızda uygulanmak zorunda olan acı reçetenin de böyle bir bedeli olacaktır.
Ancak bugün tarih Churchill’i 1945 seçimlerini kaybeden lider olarak değil, savaşı kazanan lider olarak hatırlıyor.
Bizi yönetenlerin de bu süreçte bu soruyu kendilerine sorması gerekiyor. Bu ülkenin kaderini değiştiren lider mi olmak istiyorlar? Yoksa sadece bir dönem daha oturdukları koltuğu korumak mı istiyorlar?
Emin olun bu soruya verilecek cevap, gideceğimiz yönün de adresi olacaktır. Bizden söylemesi…