Tabiat ana affetmiyor

Yağmur fakiri olduğumuz ülkemizde bir dirhem yağmur yağdığında.

Yağmur fakiri olduğumuz ülkemizde bir dirhem yağmur yağdığında.
Sanki selli yağmurlar oluyormuş gibi sel felaketine uğruyoruz.
Aman bir an önce kışın bitmesi yazın gelmesi için yöneticilerle birlikte dualara başlıyoruz.
Bir an önce yaz gelsin de sellerden kurtulalım diye.
Yaz ve sıcaklar bu yıl erken geldi.
Yazın gelmesi için dua ettiğimize, dün başlayan yangınlarla galiba bin pişman olacağız.
Bu günkü yazımda. Yangınları konu edeceğim.
Sel felaketleri için, bu köşede neler yapılabileceğini defalarca yazmıştım.
Fakat zaman içinde gördüm ki, sağdan girdi soldan çıktı.
Dün, birçok yerde yangın çıktı.
Hasıllar yandı.
Hasılların yanmasına, genellikle kıvılcım veya ekzoslardan çıkan alevler neden olur.
Araçların, bu konuda muayene edilmeden ekinlerin içine sokulması neticesinde yangın çıkar.
Yani büyük ihmal.
Buna, sorumsuz kişilerin attığı izmaritlerin de büyük katkısı var.
Denetimlerin olmaması. Hava sıcaklığının artması da yangınlara neden olur.
Dün, büyük oranda orman yangınları meydana geldi.
Orman yangınlarını şehir yangınlarından ayrı tutmak gerek.
Şehirlerin yapısal boyutları ile ormanlarınkini eş tutamayız.
Şehir yangınları, ya konutlardan çıkar. Ya da toplanmamış çöp ve hurda yığınlarından.
Orman yangınlarının boyutları, bambaşka.
Doğa kendini oluştururken. Hassas bir denge ile bunu başarmıştır.
Bu hassas denge sayesinde, olası tehlikelerin önüne geçmiş.
Ekolojik yapıyı oluşturmuştur.
Biz ne yaptık ?
Bu ekolojik yapıyı, allem kallem ettik.
Kaymakamlık yaptığım dönemde.
2000 – 2001 yıllarında.
Beşparmak dağlarındaki dağ keçilerinin. Dağlık alanlara yapılan turistik tesislere ve oluşan konutların bahçelerine zarar verdikleri gerekçesi ile Tarım Bakanlığı. Söz konusu keçilerin. Ormanlarda beslenmesi ve barınması kararını iptal ederek. Orman alanlarını dağ keçilerinden arındırmaya gitmişti.
Bu konuda, rahmetli Denktaş’ın başkanlığında Gyrt. Kaymakamlığında bir toplantı yapılmış. Söz konusu keçiler Tarım Bakanlığı tarafından satın alınarak. Keçi sahipleri tazmin edilmişti.
Toplantıya, Orman dairesinden ve Girne bölgesinden de gelenler vardı.
Konu tartışıldı.
Orman keçilerinin, ormanlarda, İngiliz döneminden beri kalmalarına izin verilmişti.
Nedeni de ormanların tabanındaki otları yiyerek, orman alanlarını ileride oluşacak kuru otlardan arındırmak, temizlemekti.
Çünkü orman alanlarının tabanındaki otlar, yaşken temizlenmezse. Yazın kuruyup barut haline gelir ve orman yangınlarına neden olur.
Dağ keçilerine, orman alanlarında oluşacak ve yangınlara neden olacak kuru otlardan temizleme görevine karşılık. Orman alanlarında beslenmelerine ve barınmalarına izin verilirdi.
Tabii başta, her türlü denetim gelmek kaydı ile.
Turistik tesisler ve yeni oluşan yerleşim birimlerindeki konutlar. Keçilerin zaman zaman verdikleri zararlardan kurtarıldı.
Fakat.
Bu uygulama ile.
Orman alanlarının, yangınlara karşı önü açılmış oldu.
Orman alanlarının tabanındaki otları temizleyecek, dünyamızda daha hiçbir teknolojik alet üretilmedi.
Bu mümkün değil.
Bu ancak denetimli olmak koşulu ile dağ keçileri ile mümkün.
Orman yangınlarının söndürülmesi. Yangın türleri arasında en zor olanıdır.
Teknolojinin ulaşamayacağı noktalar var.
Yangın uçakları ve helikopterler bir noktaya kadar.
Avustralya’daki yangınları gördük. Her türlü teknolojik olanaklara sahip olunmasına rağmen. Memleket baştan başa yandı.
Bizim etimiz ne, budumuz ne ?
Ekolojiyi, allem kallem etmemizin cezasını mı çekiyoruz ?
Orman alanlarının tabanında oluşan ve kuruyan otların tutuşmasını engelleyecek, hiçbir icat yok. Dağ keçisinden başka.
Başka ülkelerde, orman yangınlarına karşı. Hayvancılar bu iş için destek ve teşvik edilmektedirler.
İtfaiye teşkilatları. Yerleşim birimleri için oluşturulan kurumlardır.
Orman yangınları için değil.
Biz bu konuda.
Eski köye, yeni adet getirdik.
Yeni adet, tutmadı.
Her yaz mevsiminde, orman alanlarında bunu görüyoruz.
Dünkü gibi.
Bu haber 5241 defa okunmuştur

:

:

:

: