İnsanın bazen aklı şaşıyor, olan bitene inanamıyor. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı düzeyinde bu tür polemiklerin yaşanması, tüylerimizi diken diken ediyor.
Mesele aylardır kapalı olan kapılarla ilgili girişim…
Başbakan Tatar Sağlık Bakanı Pilli’ye sınır kapılarının açılması konusunda Rum Sağlık Bakanlığı ile temasta bulunma görevi verdiğini açıkladı.
Ancak ne hikmetse yanıt Rumlardan önce Sayın Cumhurbaşkanı Akıncı’dan geliverdi.
Akıncı, “Bunun pratiği yok. Olabilme ihtimali yok. Kıbrıs’ın içinde bulunduğu özel koşullar nedeniyle Kıbrıs Türk halkının seçilmiş lideri muhatap alınıyor. Güney’le muhataplık – BM aracılığıyla olsun, direkt olsun- KKTC Cumhurbaşkanlığı ile olur” diye konuştu.
Yani Sayın Akıncı, ‘bu konuda hükümet değil ben sorumluyum, hükümet Güney’de muhatap bile alınmaz’ demeye getiriyor.
Belki haklı da olabilir. Ancak bu sözler bu ülkenin Cumhurbaşkanlığı makamına yakışan sözler midir?
Rum tezlerini savunmak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na mı kalmıştır?
Sonbahardan daha erkene çekileceği tahmin edilen Cumhurbaşkanlığı seçimi, bizim mantığımız, aklımızı bu kadar mı kaybettirdi?
Biz zaten yıllardır Rumların bu tezlerine karşı mücadele etmiyor muyuz?
Sayın Akıncı, Rum tezlerini yüksek sesle dile getirerek neyi hedefliyor?
Sayın Akıncı, bu tezleri bizim bilmediğimizi sanıyorsa yanılıyor. Bu ülke zaten gerek Güney’den gerek Avrupa Birliği’nden, gerekse dünyanın diğer süper güçlerinden yılın 365 günü bu söylemi duyuyor, ezber ediyor.
Ama bizim bu söylemi duymamız, kabul etmemiz anlamına gelir mi?
Başbakan Tatar, Sağlık Bakanı Pilli’nin, sınır kapılarının, gerekli sağlık koşulları gözetilerek, mümkün olan en kısa sürede açılması için karşı tarafla görüşmeler yapmak üzere girişimlerde bulunacağını kaydediyor.
Madem bu konuda Sağlık Bakanı değil, Cumhurbaşkanlığı makamı daha kolay sonuç elde edebilecek. Ya da Sayın Akıncı böyle düşünüyor. Kendisinin elini tutan mı vardı?
Neden bu konuda girişimde bulunmadı?
Ya da bu kadar kritik bir konuda ülkenin başbakanı ile cumhurbaşkanının ortak hareket etmesini beklemek, çok şey istemek midir?
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik yarış gözleri bu kadar kör etmiş olamaz.
Bakın Güney’de çalışan yüzlerce insan şu anda kapılar kapalı olduğu için evlerinde işsiz güçsüz bekliyor. Günlerdir devlete yalvaran bu insanlar, “kapıları açın, işimize dönelim” diyor.
Hükümet Sağlık Bakanı’nın bu konuda girişim yapacağını açıklarken, Cumhurbaşkanı’na düşen ‘siz yapamazsınız, ben yaparım’ demek midir?
Yoksa hükümetle istişare altında ortak bir yol haritası oluşturmak mıdır?
İnsanlar bu ucuz siyasetten artık bıktı usandı. ‘Yere batsın bu politika, olmaz olsun böyle siyaset’ diyorlar. Adaylara duyurulur. Bizden söylemesi…