Türkiye ile aylardır yılan hikayesine dönen mali protokol sonunda imzalandı. Başbakan Tatar’ın yüzü gülüyordu. Keyifler yerindeydi.
2 milyar 288 milyon 976 bin TL’lik hibe ve kredi içerdiği açıklanan anlaşma, 20 Temmuz 2019’da imzalanan 750 milyon TL’lik anlaşmanın ardından hiç şüphesiz önemli dönemeçti.
Peki bu anlaşma çerçevesinde hükümet Ankara’ya sadece bu yılın sonuna kadar ne vaat etti?
Dünkü atılan imzalara göre en geç 2020 yılı Ekim ayının sonuna kadar 2021 yılını kapsayan ekonomik bir program hazırlanacak.
En geç yıl sonuna kadar yapısal dönüşüm adımlarını, makroekonomik amaçları, stratejik hedefleri ve reform eylemlerini içeren en az 3 yıllık bir plan belirlenecek.
Kamuda yeni istihdam edilecek toplam personel sayısı (geçici süreli personel dâhil) 2020 yılı için bir önceki yılda kamudan ayrılanların sayısını geçmeyecek.
Yeni istihdam edilecek geçici işçi sayısı bir önceki yılda kamudan ayrılan geçici işçi sayısını geçmeyecek.
Kamu kaynağı kullanan veya yönetimi kamu tarafından atanan kurumların, ödeneği olmadan görev verilmeyecek ve görev zararı yapılmayacak.
Kooperatif Merkez Bankası yönetimi profesyonelleştirilecek, banka yeniden yapılandırılacak.
Sosyal güvenlik sisteminin gelecek 20 yıla yönelik aktüeryal dengesi analiz edilerek, gerekli yapısal tedbirlerin hayata geçirilmesi sağlanacak.
KKTC Limanlar master planı hazırlanıp onaylanacak.
İş yapmayı kolaylaştıracak gerekli düzenlemeler yapılacak.
Elbette Türkiye’den vaat edilen paranın tamamı da bu tedbirlerin hayata geçirilmesine bağlı olarak aktarılacak.
Peki önceki protokollerde ne oldu?
Ne yazık ki ülkemizin Türkiye ile imzaladığı protokollere sadık kaldığı, verdiği sözleri tuttuğu gibi bir geçmişi yok.
Daha önceki protokollerin neredeyse hiçbir şartını yerine getirmeyen hükümetin dün imzalanan protokole uyacağını beklemek de fazla iyimser bir yaklaşım olur.
Türkiye, bu durumu bile bile korona virüs günlerinden yaşanan ekonomik krizde Kıbrıs Türk halkının cezalandırma anlamına gelmemesi için bir kez daha elini uzattı.
Ancak bu yıl bitmeden Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleriyle en az iki kez sandık başına gidecek hükümetin istihdam yapmayacağını beklemek, saflık olur.
“Bu yıl işçi ve memur alınmayacak” şartı sadece şimdiki dönemde değil, KKTC siyasetinde hiçbir seçim döneminde uygulanabilmiş bir kural değildir.
Sözü özü dün yine birçok sözler verdik. Ev ödevimizi aldık, hepsini yıl bitmeden yapacağız dedik. İmzayı attığımız için mutluyduk. Ancak bu mutluluk ne kadar sürecek?
Seçim yılında Ankara’nın istediği talepler ne kadarı yerine getirilecek. İzleyip göreceğiz. Ancak bize öyle geliyor ki dün yine Ankara’ya tutmayacağımız birçok söz verdik.