Ada TV’de konuşan bilim insanı Prof. Hüseyin Işıksal, ülkenin geldiği noktaya ilişkin çok çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Özellikle bir yılı aşkın bir süredir tartıştığımız ancak henüz bir sonuca ulaşamadığımız Mağusa-İskele-Yeniboğaziçi emirnamesindeki tespitler ise bu ülkenin geleceği için çok hayatiydi.
Bölgede çok geniş çaplı arazileri kapatan İsrailli şirketlerle ilgili neden bugüne dek tek bir Meclis soruşturması dahi açılmadığını sorgulayan Prof. Işıksal, İsrail’in paravan şirketler aracılığıyla KKTC’den yüzbinlerce dönüm arazi aldığını iddia etti.
Ve asıl önemlisi…
Daha doğrusu, bizi canevimizden vuran sözler ise “Bizim ülkemizin bazı insanları, ülke çıkarları yerine başkasının çıkarlarını savunuyor” sözleriydi.
Aslında bu sözlerin tek bir açıklaması var. Hiç lafı eğip bükmeye gerek yok. Bunun adı olsa olsa vatan hainliğidir…
Prof. Dr. Işıksal, bu ihanete ilişkin , “Hepsinin de kanıtı var ama görevli ben değilim” diyor.
Peki geleceğimizi ilgilendiren, adeta milli güvenlik sorunu haline gelen bu kadar önemli iddialar hakkında kim görevli?
Elbette bu konuda siyasilere önemli görevler düşüyor. Prof. Dr. Işıksal’ın dediği gibi bu konuda bir Meclis soruşturması açılması ve iddiaların araştırılması da belki ilk adım olabilir.
Bu İsrailli şirketlerin ülkedeki yerli işbirlikçileri kimlerdir?
Şu anki siyasi yapımızda etkin bazı siyasetçilerin kendilerinin ya da ailelerinden herhangi bir üyenin bu İsrailli şirketlerle bağlantıları var mıdır?
Bunlar emirname sürecinde ne yazık ki aslında herkesin bildiği ancak sır muamelesi yaptığı meselelerdir.
Bir ülkenin düzeni için şüphesiz hukuk ve yasalar en önemli araçlardır. Bu yasaları korumak da en başta bizi yöneten siyasetçilerin birinci ödevidir.
Kısaca et kokarsa, tuz vardır.
Peki ya tuz kokarsa ne yapacağız?
Ne yazık ki Prof. Dr. Hüseyin Işıksal’ın sözlerinden edindiğimiz izlenim, bu ülkede tuzun da çoktan koktuğu yönündedir.
Tuz kokarsa, yani bu ülkede yasaları uygulamakla görevli idareciler, siyasetçiler İsrailli şirketler tarafından satın alınırsa ne olur?
Bu hepimizin cevaplamaya dahi korktuğu bir sorudur. Bir ada ülkesinden, İsrailli şirketlerin bu kadar çok arazi toplamasını önemsemeyenlere, Ortadoğu’da Filistin’in yaşadıklarına yakından bakmaya davet ediyoruz.
Biz bu ülkeyi çocuklarımıza nasıl teslim edeceğiz? Kendi öz yurtlarında kiracı olacak bir nesil yaratmak istiyorsak emirname sürecini hiç sorgulamayalım.
Ama “bağımsız KKTC” diye nutuklar atanlar, bu emirname sürecinde gözlerini kapatmayı tercih ediyorlarsa onlar da ihanetin ortağı olmuş olurlar. Bizden söylemesi…