Dünyada yaşadığımız süreç, bize yeni bir kavram öğretti. Biz bugüne kadar çağdaş toplumlarda, demokrasilerde olmazsa olmaz ilkenin “Hukukun üstünlüğü” kavramı olduğunu düşünüyorduk.
Dünyada yaşadığımız süreç, bize yeni bir kavram öğretti. Biz bugüne kadar çağdaş toplumlarda, demokrasilerde olmazsa olmaz ilkenin “Hukukun üstünlüğü” kavramı olduğunu düşünüyorduk.
Dün Ada TV’de çarpıcı açıklamalar yapan Dr. Sibel Siber, bu kavrama şimdi bir de “Bilimin üstünlüğü” kavramının eklendiğini söyledi.
Gerçekten de bu süreçte gerek ABD’de, gerek İngiltere’de, gerekse diğer çağdaş Batı toplumlarında bilim insanlarının uyarılarına kulak verilmediği sürece çok ağır bedeller ödendiğine hep birlikte tanık olduk.
Çok sayıda can kaybının ardından “bilimin üstünlüğü” ilkesi uyarınca, bilim insanlarının uyarıları, ülkeleri yöneten liderlerin kulaklarına küpe oldu.
Hiçbir politik lider, bilim insanlarından görüş alamadan adım atamaz oldu.
Türkiye de dahil olmak üzere pandemiyle mücadele ve krizden çıkış sürecinde izlenecek yol haritasında bilim insanlarının uyarıları temel etkendi.
Bizim ülkemizde de hemen hemen her kurumda oluşturulan kurullar arasında eşgüdümü sağlaması ve tek merkezden kararların alınması için bir bilim kurulu oluşturuldu.
Bu kurulun adına da Başbakanlık Covid 19 Koordinasyon Konseyi dendi.
Pek çok değerli üyeyle birlikte kurulun başkanlığına hem devlet yönetimini bilen hem de bilim insanı kimliğiyle toplumun takdirini kazanmış bir isim olan Dr. Sibel Siber getirildi.
Ancak 3 ayın sonunda Sibel Siber, Dr. Mustafa Arabacıoğlu ve Dr. Ahmet Özant ile birlikte istifa ederek, hükümete ağır eleştiriler yöneltti.
Önce şunu belirtelim. Bu Koordinasyon Konseyi, tüm bakanlıklar için önemli bir danışma konseyi idi. Ancak kendilerine kimse danışmamıştı.
Sayın Siber yaşanan durumu şöyle özetliyordu:
“Hükümet uzun zamandır resmi olarak görüşlerimize başvurmamaktadır. Bakanlar Kurulu bilimsel temele dayanmadan, bilimsel görüşlere başvurmadan aldığı birçok kararın gerekçesini ve izahını yapamaz durumdadır. Bunun için de gelen tepkilere ve baskılara göre sıklıkla karar değiştirmektedir. Bu da güven kaybına yol açmakta, halktaki güvensizliği pekiştirmektedir.”
Anlatılanlardan anladığımız, bu koordinasyon konseyi dostlar alışverişte görsün diye kurulmuş, amacına yeterince hizmet etmemiştir.
Ne yazık Sayın Siber’in uyarıları da tek değildir. Tabipler Birliği Başkanı Özlem Gürkut da hükümetin olası bir ikinci dalgaya karşı yeterli hazırlığı yapmadığını belirtiyordu.
Hükümet elbette ülkenin yönetiminde siyasi olarak sorumludur. Ama pandemi sürecinde karşılaştığımız sorunlar, ne dünyada ne de bizim ülkemizde sadece politik argümanlarla çözülecek meseleler değildir.
Bilim bu yüzden her hükümetin pusulası olmalıdır. Bu süreçte pusulayı şaşıranın yönünü bulması da zordur. Bizden söylemesi…