31 Aralık’ta süresi biten ve hiçbir geçerliliği kalmayan Mağusa-İskele-Yeniboğaziçi emirnamesi, yasadışı bir şekilde 15 Ocak’ta 6 aylığına bir kez daha uzatıldı.
Oysa kararın temelinde bu emirnamenin 31 Aralık’ta süresi bitince yerini imar planına bırakacağı, imar planı hazırlanamazsa ortadan kalkacağı açıkça belirtiliyordu.
Ancak “hukuku bir kez çiğnemekle bir şey olmaz” anlayışıyla hareket edildi. 15 Ocak’ta süre, hukuk dışı bir şekilde 6 aylığına uzatıldı.
O süre bugün doluyor. Şimdi bir kez daha sürenin 30 gün daha uzatılması gündemde. İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars açık açık TV kanallarından hükümeti tehdit ediyor.
Baybars, “Bir ay sonunda UBP koalisyona ve Hükümet Protokolü’ne uygun davranış göstermezse başka çarelere başvurulabileceği ortaya çıkar ve bu görevleri yapmanın gereği kalmaz” diyor.
Başbakan Yardımcısı Özersay ise “Bir aylık süre zarfında öneriler somutlaşmaz, yapıcı bir tutumla İmar Planı yürürlüğe konulamazsa bu ülkeye hizmet edemiyoruz anlamına gelir. O zaman da bu ortaklığın da çok fazla anlamı kalmaz” diyerek Baybars ile aynı dili kullanıyor.
Peki daha önce HP’den gelen tehditlere boyun eğmek zorundan kalan UBP bu kez ne yapacak?
Genel Sekreter Ersan Saner, “Kimse UBP’yi tehdit edemez” diyerek artık bardağın taştığını işaret etti.
Ve hepsinden önemlisi şu sözlerin altını çizdi:
“Ülkedeki birçok kesimin büyük tepkisini çeken, insanların mülklerini mülk olarak göremeyen, devleti ağır tazminat yükü altında bırakabilecek bir plan ülkeye yarar sağlamaz.”
Star Kıbrıs ve Ada TV çok uzun zamandır bu düşünceyi yazıyor, çiziyor, savunuyor.
Hukukçu kimliğiyle tanınan ana muhalefet CTP’nin lideri Tufan Erhürman da 30 gün uzatacağı ileri sürülen Mağusa-İskele-Yeniboğaziçi emirnamesiyle ilgili hükümeti uyarıyor. Bunun yasal olmadığını söylüyor.
Peki kimsenin açıkça savunamadığı bu rant planı, İçişleri Bakanı Baybars tarafından neden böylesine savunuluyor?
Bu sorunun cevabı bir başka sorunun altında yatıyor.
Bölgeyi 20 yıl boyunca beş inşaat şirketinin tekeline veren bu rant planını savunmak, Sayın İçişleri Bakanı’na yönelik, inanılması güç iddiaları yeniden gündeme getiriyor.
Bu durum her türlü yolsuzluk ve şaibe iddialarına karşı mücadele için yola çıkan Halkın Partisi’ne gönül verenleri de utandırıyor. Bizden söylemesi…