Başbakan Ersin Tatar’ın rant planına dönen imar planıyla ilgili kararlı tutumu dün de kendisini gösterdi. Başta İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars tarafından önüne getirilen adaletsiz planı imzalamamak için direnen Tatar, dün sabah resmi gazetede yayımlanan emirname ile adeta tuzağa düşürüldü.
Başbakan Ersin Tatar’ın rant planına dönen imar planıyla ilgili kararlı tutumu dün de kendisini gösterdi. Başta İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars tarafından önüne getirilen adaletsiz planı imzalamamak için direnen Tatar, dün sabah resmi gazetede yayımlanan emirname ile adeta tuzağa düşürüldü.
İki parti arasındaki uzlaşmada emirnamenin bir aylığına geçeri olduğu belirtilmişti. Oysa resmi gazetede dün sabah yayınlanan emirnamede tarih yer almamış, “süresiz” bir şekilde geçerli olduğu kayda geçirilmişti.
Kısaca hükümet ortağı iki parti arasında herhangi bir uzlaşma olmasa da emirname rant planının temeli olarak yürürlükte kalmayı sürdürecekti. İmar planı geçmese de Karpaz emirnanamesi gibi on yıllarca sürecekti.
Fasıl 96 mağdurları mahkeme koridorlarına akın edecekti.
Başbakan Tatar, kendisine kurulan tuzağı aynı gün içinde gördü.
Ada TV’ye bağlanan Tatar dün sabah resmi gazetede yayınlanan yeni emirnameyi akşam saatlerinde iptal ettiğini açıkladı.
Tatar, şunları söyledi:
“İçişleri Bakanlığı’ndan gelen emirname Başbakanlık üzerinden Resmi Gazete’de yayınlandı. Fakat sonradan baktık ki o yayınlanan emirname içerisinde müktesep hakların kaldırıldığı ve aynı zamanda tarihin de süresiz olarak uzatıldığını fark ettik. Süresiz olarak uzatılması tabi ki sakıncalıydı. Çünkü eğer bir anlaşma olmazsa o zaman başka sıkıntılar da çıkabilirdi. Dolayısıyla 15 Ağustos’un orada ifade edilmesini biz talep ettik. O şekilde Sayın İçişleri Bakanı ile görüştüm, ona ilettim. Bu emirnamenin düzeltilmesi ve ancak o şekilde Başbakanlığa getirilmesi ile yayınlanması mümkün olabilecektir.”
Tatar, bu sözlerle HP’nin hükümete yönelttiği tehdide boyun eğmemiş, hükümete bozmak istersen “biz de yeni hükümeti kurmaya hazırız” mesajını net bir şekilde iletmiştir.
Üstelik Halkın Partisi’nin ısrarla direttiği emirname hukuksal olarak da geçerli değildi. Başbakanlık’tan yapılan yazılı açıklamada Başsavcılığın bu konuda olumsuz görüş verdiği açıkça dile getiriliyordu.
Yine Başbakanlığın yazılı açıklamasında altı çizilen önemli nokta, “Asıl sorun şudur” denerek mesele şöyle tarif edildi:
“Bu Emirname, konuşulanlar ve mutabakata varılanlar dışında yayınlattırılmış olduğundan hükümetimize duyulan güvenin sarsılmasına vesile olmuştur.”
Peki bu güven kaybının kaynağı nedir? Güven kaybı yaşanmasına vesile olan bakanlar kimlerdir?
Aslında günlük yaşamamızda da, iş dünyasında da hepimizin bildiği bir gerçek vardır. Her iş önce karşılık güven esasına göre kurulur.
Ortaklar arasında güven bunalımı yaşandığı zaman ne mi olur?
O işin tadı kaçar. O ortaklık da uzun sürmez.
UBP-HP koalisyonunda da ortaklar arasında oluşan bu güven erozyonu, hükümetin sonunu işaret etti.
Çünkü bugüne kadar hiçbir koalisyon hükümetinde böyle tuzak görülmedi…