Baybars’ın kumdan kaleleri birer birer yıkılırken…

Gazimağusa, İskele ve Yeniboğaziçi bölge halkı ve yatırımcısı, 2016 yılından beri üzerinde çalışılan imar planı gerçeğiyle 20 Kasım 2018’de çok gürültülü, antidemokratik söylemlerin ve ithamların bizzat Şehir Planlama Dairesi Müdürü tarafından dile getirildiği, fırtınalı bir toplantıda tanışmıştı.

Gazimağusa, İskele ve Yeniboğaziçi bölge halkı ve yatırımcısı, 2016 yılından beri üzerinde çalışılan imar planı gerçeğiyle 20 Kasım 2018’de çok gürültülü, antidemokratik söylemlerin ve ithamların bizzat Şehir Planlama Dairesi Müdürü tarafından dile getirildiği, fırtınalı bir toplantıda tanışmıştı.
İçişleri Bakanı Sayın Ayşegül Baybars’ın himayesinde ‘Gazimağusa, İskele ve Yeniboğaziçi Emirnamesi Halkın Katılımı’ toplantısında yaşananlar, ilerideki süreçlerin hangi anlayış ve yaklaşımla gerçekleşeceği konusunda kritik ipuçları vermekteydi.
İşadamlarına karşı etik dışı söylemlerin ve sonrasındaki tartışmaların gölgesinde gerçekleşen ilk buluşmanın ardından ivme kazanan imar planı sürecinde en çok hafızalara kazınan; ‘Sayın Baybars’ın Bölge Belediye Başkanlarına karşı antidemokratik ve ötekileştiren söylemleri, ‘Rant Dedikoduları’ ve tırmanan huzursuzluktu.
Bugünlerde görünüyor ki, imar planı çalışmaları kapsamında geniş katılımlı olarak gerçekleştirilen 25-27 Şubat ‘Vizyon, Hedef ve Stratejiler Çalıştayı’ temel amacından çok, ‘Özel Bir Siyasi Kamuflaj’ malzemesi olarak hizmet vermesi için planlanmıştı.
Şöyle ki, Sayın Baybars’ın tüm söylemlerinde bu planın, 150’den fazla kurum, kuruluş ile 250’den fazla insanın emeğiyle ve katılımcılık ana prensibiyle hazırlandığı vurgusu var.
Diğer taraftan, gündemle ilgili 19 Temmuz tarihinde çarpıcı açıklamalarda bulunan Kıbrıs Türk Müteahhitler Birliği Başkanı Sayın Cafer Gürcafer’in aşağıdaki ifadeleri olayın farklı bir boyutuna ışık tutacak niteliktedir.
Gürcafer, “Mağusa - İskele - Yeniboğaziçi İmar Planı sürecinde katılımcı bir süreç yaşandığı doğrudur. Ama katılımcılık yalnızca öneri aşamasında var ise ve karar aşamasında öneri verenlerin (belediyeler de dâhil) hiç bir söz hakları yok ise bunun adı katılımcılık değildir. Buna softa şaşırtması denir” diyor.
Sayın Ayşegül Baybars’ın, “katılımcılık prensibiyle paydaşlar arasında varılan bir uzlaşıyla ortak aklın yansıtıldığı bir plan ortaya çıkarıldı” iddiasına karşılık, ülkenin en büyük ekonomik örgütlerinden birinin Başkanı aynı açıklaması içerisinde, ‘55/89 İmar Yasası’nda değişiklik yapılarak imar yapma yetkisinin daha katılımcı oluşumla bir üst kurula devredilmesini savunuyor.
Ayrıca, bugün geldiğimiz noktada, bu yasanın değişmemiş olmasının veya plan yapma yetkisini elinde tutan şahısların özellikle belediyelerden gelen yazılı taleplere karşı çok katı bir tutum içerisinde olmuş olmalarının büyük etkisi olduğuna dikkat çekiyor.’
Sayın Gürcafer’in ders niteliğindeki açıklamalarından da anlaşılacağı üzere, Sayın Ayşegül Baybars Kadri, planlama sürecini iyi yönetememiş, paydaşlar arasında dengeleri kuramamış ve bilimsel prensiplerden uzaklaşarak Gazimağusa, İskele ve Yeniboğaziçi İmar Planı çalışmalarını sabote etmiştir.
Maalesef ki planlamanın ana prensiplerinden olan katılımcılık ilkesi, Sayın Bakan’ın renkli söylemlerinden öteye gidememiş, halk adına en büyük paydaş olan belediyelerin görüşleri yeterince plana yansıtılamamış ve ‘Ambalajı güzel, Ekonomik Kalkınma anlamında ihtiyaçlara cevap veremeyecek’ bir plan ortaya çıkarılmıştır.
Bu noktadan sonra görev Başbakan Sayın Ersin Tatar’ındır. Sayın Baybars’ın ütopyasında inşa etmiş olduğu kumdan kalelerin birer birer yıkılıp, İskele Sahillerinde kurmuş olduğu oyunu sonlanmaya çok yakınken, Sayın Tatar, halk adına güçlü iradesini kullanmalı ve kamu yararına gerekeni vakit kaybetmeden yapmalıdır.
Şu bir gerçektir ki, tüm kesimlerden feryatlar yükselmektedir ve bu konuyu düzeltmenin sorumluğu da Sayın Başbakan’dadır.



Bu haber 10340 defa okunmuştur

:

:

:

: