İsrail'de yayın yapan Jerusalem Post gazetesi, Doğu Akdeniz'de olası bir çatışmada kazanan tarafın Türkiye olacağını belirtti.
Yunanistan'ın Avrupa Birliği’nden istediği destek alamadığını hatırlatan gazete, Yunanistan'ın Türkiye karşısında şansı olmadığını ifade etti.
Özellikle Oruç Reis sismik araştırma gemisinin bölgedeki faaliyetleri sonucunda panikleyen Yunanistan'ın Türkiye karşısında şansı olmadığına dikkat çekilen yorumda, Avrupa Birliği’nin Yunanistan'a destek vermeyeceğinin altı çizildi.
Aslında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan, dört gün önce bunun işaretini vermişti.
Ne demişti Erdoğan?
“Yunanistan kendini içinden çıkamayacağı bir kaosa attı. Bölgede yaşanacak her olumsuzluğun tek müsebibi Yunanistan, tek zarar gören de yine kendileri olacaktır.”
Peki Erdoğan’ın gördüğü bu gerçeği Yunanistan neden göremedi.
Aslında Atina bunu gördü. Yaptığı sadece blöftü. Ancak Türkiye o blöfe pabuç bırakmadı.
Türkiye'nin sismik araştırma gemisi Oruç Reis'in yapacağı sondaj faaliyetleri kapsamında Doğu Akdeniz'de yeni bir Navtex ilan etmesi sonrası panikleyen Yunanistan, bir süredir yeni destekçiler aramaya devam ediyor.
Daha önce Fransa ile görüşen Yunan hükûmeti son olarak İsrail'den yardım istedi.
Ancak kapalı kapılar ardında Atina’nın sırtını sıvazlayan şer ittifakı, Türkiye’nin kararlı tutumu karşısında geri adım atmak zorunda kalıyor.
Son olarak İsrail medyasında çıkan “Doğu Akdeniz'de olası bir çatışmada kazanan taraf Türkiye olur” ibaresi de bu gerçeğin dışavurumundan başka bir şey değildir.
Peki Doğu Akdeniz neden bu kadar önemli?
Şu anda bölge ülkeleri ve onu destekleyen ülkeler 100 yıl önce Ortadoğu’da mevcut enerji kaynaklarını paylaşma konusunda nasıl bir politika uyguladılarsa, bugün de aynı politika ve stratejileri Doğu Akdeniz’de uygulamaya devam ediyorlar.
Ortadoğu nasıl petrol ile özdeşleşmişse Doğu Akdeniz de doğal gaz ile özdeşleşmiş durumda.
Doğu Akdeniz’de keşfedilecek doğal gaz ve petrol kaynaklarının bölgede ekonomik ve siyasi güç dengesi açısından birçok parametreyi değiştireceği açıktır.
Bu nedenle, bölgede birçok ülke ile deniz sınırı olan ve Doğu Akdeniz’de 1792 km ile en uzun kıyı uzunluğuna sahip olan Türkiye’nin bölgede dengeleri değiştirmesinin önüne set çekme konusunda bölge ülkeleri tüm kozlarını kullanıyorlar.
Doğu Akdeniz’de yeni bir doğal gaz enerji denklemi oluşuyor. Bu denklemin oluşması için doğal gazın keşfedilmesinden üretimine, üretimden satışına kadar Türkiye merkez ülke konumunda yer alıyor.
Dolayısıyla bölgede kurulacak yeni denklemde Türkiye, gerek önemli deniz sınırlarına sahip olması gerek coğrafi konumu gerekse keşfedilecek kaynakların uluslararası piyasalara taşınması için en uygun rotayı sunan merkez ülke olması nedeniyle vazgeçilmez bir konumda yer alıyor.
Bölge aktörlerine bu durumu kabullenmek zor geliyor.
Dolayısıyla Doğu Akdeniz’de Türkiye’ye karşı olan ülkelerin tüm çabaları, Türkiye’nin merkezde olduğu bir Doğu Akdeniz enerji denkleminin gerçekleşmemesi üzerine kurulu.
Ama şu bir gerçek ki Türkiye olmadan da Doğu Akdeniz’de bir denklem oluşması mümkün değil. Bunu yakın tarihte hep birlikte izleyerek göreceğiz.