Halkın büyük kesiminin rant planı diyerek isyan ettiği, Cumhurbaşkanı’ndan Başbakan’a, hatta tüm muhalefet partilerine kadar eleştirilen Mağusa-İskele-Yeniboğaziçi imar planıyla ne yapılmak istendiğini kimse anlamadı.
Öyle ya.
Neden bir imar planıyla beş şirkete konut yapımıyla ilgili bir tekel oluşturma fırsatı veriliyordu?
Halka, “siz elinizdeki arsalara konut yapamayacaksınız, gidip evinizi bu beş büyük şirketten alacaksınız, istedikleri fiyatları ödemek zorunda kalacaksınız?” denirken, meselenin aslı neydi?
Neden yan yana olan iki arazide birine imar veriliyor, diğerine tarım arazisi deniyordu?
Sayın İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars, bu soruları aylarca sormamıza rağmen cevaplamadı.
Sadece bize değil, Meclis’te milletvekillerine dahi “Cevap vermek zorunda değilim” diyerek adeta meydan okudu.
Başta İskele milletvekili Yasemin Öztürk, olmak üzere bölge milletvekillerini görüşmeye bile kabul etmedi.
Anayasa’nın mülkiyet hakkını düzenleyen 36. Maddesi çok açık ve net bir şekilde ihlal edildi. Mülkiyet hakkı kısıtlanırsa devlet bunu tazmin etmek zorunda.
Ancak 500 milyon sterline ulaştığı hesaplanan bu parayı bulmak imkansız. Bu imar planı için her şeyi göze alan Sayın İçişleri Bakanı, hak kayıplarından doğan 500 milyon sterlin tazminatı bu devletin nasıl karşılayacağını düşünüyor?
Özellikle İskele’de mağdur olan birçok vatandaşın yüksek mahkemeye başvuru yapmaya hazırlandığı bölgeden gelen duyumlar arasında.
Kısaca imar planıyla yaşanan siyasi kaos, aynı zamanda tam bir hukuki kaosa dönüştü.
Meselenin bir diğer tuhaf yanı da bankacılık sektöründe yaşanıyor. Bölgede bir çok arsa, bankalara kredi çekmek için ipotek gösterildi.
Bankalar şu an imar planından önceki değerleri mi esas alınacak, imar planından sonraki değeri mi esas alacak?
Zira iki değer arasında tam bir uçurum var.
Bankalar kredi ödenmediğinde bu arsaları satışa çıkaracak. Ama hangi değer üzerinde satışa çıkaracak?
Ve işin en önemli tarafı Halkın Partisi, tüm bu çelişkilere rağmen bu imar planını neden bu şekilde savunuyor?
Hem Sayın Cumhurbaşkanı adayı olan sözde bağımsız Özersay, hem de Sayın HP’li İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars, bu işin altına adeta gövdesini koymuştur.
Bugün Star Kıbrıs’ın manşetinde okuyacağınız haber ve o büyük harita, aslında tüm soruları cevaplandırıyor.
Rant Planı olarak anılan imar planıyla Kıbrıslı Türklerin Fasıl 96 ile sahip olduğu hakları iptal eden HP’li İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars, özellikle İskele Kalecik’i İsrailli şirketlere teslim etmiştir. Caesar Blue, Irina Paradiso, Castland Project, Keppel International bu şirketlerden sadece birkaçıdır.
İsraillilerin, avukatlarla kurdukları şirketler aracılığıyla oldukça çok sayıda toprak satın aldığı bilinirken, İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars ve Cumhurbaşkanı adayı Kudret Özersay’ın iddialarla ilgili sessiz kalması bir başta dikkat çekici konudur.
Bu toprakları şehit kanıyla sulayarak alan Kıbrıslı Türkler, kamuoyunun önündeki İsrail işgaline gözlerini kapatamaz. Er ya da geç bunun hesabı sorulacaktır. Bizden söylemesi…