Dün çıkan 38 vaka artık durumun kabul edilebilir değerlerde olmadığını net olarak ortaya koyuyor. Hafta sonu tatilini de hesaba katarsak son dört günde pozitif vaka sayısı 104’ü buldu.
Bakanlar Kurulu dört saatlik toplantının ardından bugünden itibaren yürürlükte olacak kararları açıkladı.
Ancak uzmanlar bu kararların iç bulaşı önleyeceği konusunda ciddi şüphe duyuyor.
Özellikle okulların1 Ekim’e kadar kapatılmaması ve velilerin endişelerine doyurucu yanıtlar verilmemesi, korkuyu daha da artırıyor.
Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi üyesi karantina doktoru Emine Kamiloğlu, saatlerce yapılan toplantıdan sonra aldıkları kararların hükümet tarafından “Sadece öneri” diye küçümsenmesine isyan etti.
Konunun uzmanları, yasaya göre tek yetkili karar makamın kurul olduğunu söylüyor.
Ancak ne yazık ki diğer tüm alanlarda olduğu gibi biz sağlıkta da yasaya başka yazıp, uygulamayı başka yapıyoruz.
Bunun en ciddi örneği dün Bakanlar Kurulu’nun aldığı kararlarla ortaya çıktı.
Aslında yasa koyucu böyle olağanüstü bir durumda yetkiyi neden hükümete değil de uzmanlarda oluşan Bulaşıcı Hastalıklar Komitesi’ne veriyor.
Çünkü alınacak kararlar siyasi değil, sağlık önceliğinde bilimsel olmak zorunda.
Ancak dün alınan kararla ne yazık ki bu yasanın ruhu da ayaklar altına alınmıştır.
Bu saatten sonra yapılan hataların bedeli ne yazık ki en pahalı bir şekilde yani insan hayatıyla ödenecektir.
O yüzden komite üyesi Dr. Emine Kamiloğlu’nun isyanına hak vermemek elde değildir.
Kamiloğlu, çok acı bir itirafta daha bulunuyor: “Dün vakalar 5-10 iken şimdi 30’lu, 40’lı rakamlara çıktı. Bakanlar toplantıdayken, biz adresinde bulunamayan pozitif 3 vakanın peşindeydik.”
Kısaca artık doktorlar sadece tedavi peşinde değil, kaçan vakaları da aramanın derdine düşmüştür.
Aslında bugünün geleceği dünden belliydi. Sonunda film koptu. Aylardır hiçbir uyarıya kulak asmayan hükümet, şu anda soğukkanlı görünmeye çalışsa da kontrolünü kaybetmiştir.
Başbakan Tatar, “İlk başlarda vaka sayısı binde 1.7, binde 1.8 gibi kabul edilebilir ve ülkemiz sağlık sisteminin kaldırabileceği sınırlar içinde iken son iki haftada bu rakamlar çok yükseldi. İç bulaş başladı” dedi.
Aslında bu sözler, tarihi bir özeleştiri sayılmalıdır. Vakaların o noktalarda kalmayacağını görememek tam manasıyla toplumsal bir körlüktür. Bu körlük de ülke için hayra alamet değildir. Bizden söylemesi…