Yunanistan, yanına Rum kardeşlerini de alarak Doğu Akdeniz’deki gerginliği yayma çabasını tam gaz sürdürüyor. Atina, Doğu Akdeniz’de oluşturduğu deniz yetki alanları sınırlandırması gerginliğine Rum Yönetimi’ni de dâhil etmeye çalışıyor.
Yunanistan, yanına Rum kardeşlerini de alarak Doğu Akdeniz’deki gerginliği yayma çabasını tam gaz sürdürüyor. Atina, Doğu Akdeniz’de oluşturduğu deniz yetki alanları sınırlandırması gerginliğine Rum Yönetimi’ni de dâhil etmeye çalışıyor.
Yunanistan’ın gördüğü hayale göre Rum yönetimi ile çizeceği sınır, Türkiye-Mısır ilişkisini kesecek, Mısır Yunanistan’la anlaşma yapmak zorunda kalacak, Türkiye Antalya körfezine hapsolacak, Yunanistan doğuda uzanabileceği en uç noktaya ulaşacak ve Türkiye de bunu kabullenecek…
Yunanistan gerçekten hayal âleminde yaşıyor. Türkiye’nin böyle bir emrivakiyi kabul etmeyeceği kesin. Ankara’nın bugüne kadar verdiği notalar, ilan ettiği ruhsat sahaları, verdiği ruhsatlar ve bu ruhsatlara dayalı olarak sahada yapılan uygulamalar böyle bir oldubittinin kabul edilmeyeceğini şüpheye yer vermeyecek şekilde ortaya koyuyor.
Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumlar, Kıbrıs adasında yaşayan iki halktır. Kıbrıs Cumhuriyeti, bu iki halkın eşitliği esas alınarak kurulmuştu. Bu cumhuriyeti Rumlar yıktı. Yerine sadece Rumların söz sahibi olduğu yeni bir yönetim kurdular.
Rumların “Kıbrıs Cumhuriyeti” diye yutturmaya çalıştıkları bu yönetim, Kıbrıs adasının tamamını temsil etmiyor. Kıbrıs uyuşmazlığı Rumların Türkleri yok saymasından kaynaklanıyor ve aynı nedenle çözülemiyor.
Rum yönetimi Kıbrıs adasının deniz yetki alanlarındaki faaliyetleri, Kıbrıs uyuşmazlığını derinleştirerek denize yayıyor ve bölgedeki istikrara zarar veriyor.
Rumlar Kıbrıs Cumhuriyeti’ni yıktılar diye Kıbrıslı Türkler bu Cumhuriyetin kendilerine verdiği haklardan vazgeçecek değiller.
3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Rum tarafına Türklerin eşit statülerini hatırlatarak, adanın deniz yetki alanlarındaki Rum faaliyetlerinin toplu çözüme kadar durdurulmasını ya da kurulacak bir komisyon aracılığı ile müştereken sürdürülmesini önermişti. Rumlar Eroğlu’nun önerilerini reddetti.
Adanın deniz yetki alanlarındaki faaliyetlerini sürdüreceklerini, Türklerin yüzde 20 payını toplu çözümden sonra kullanmaları kaydı ile bir bankaya yatıracaklarını söylediler.
Ancak bu elbette kabul edilemezdi. Zaten ne KKTC, ne de Türkiye bunu asla kabul etmedi.
Bugün Doğu Akdeniz’de tam bir köşe kapmaca oynanıyor. ABD, Rumlara uyguladığı elli yıllık silah ambargosunu kaldırdı.
Dışişleri Bakanı Pompeo’nun Güney’e yaptığı ziyarette de bir mutabakat metni imzaladılar. Böylece Rumların Kıbrıs Türkü’ne karşı uyguladığı haksızlıklar da bir kez daha teşvik edilmiş oldu.
Türkiye ile KKTC’nin söz konusu sınırı çizmesini tahrik eden gelişmeler de var. Yunan Dışişleri Bakanı Dendias, Kıbrıs adasının batısında şartlar olgunlaştığında Rum yönetimi ile deniz yetki alanları sınırı çizeceklerini söylüyor.
Bu durumda, Türkiye’nin Kıbrıs’ın batısındaki sınırı toplu çözümden sonra çizeceğine ilişkin beyanı anlamını yitirdi. Türkiye ile KKTC’nin Kıbrıs’ın batısında çizebileceği sınır Dendias için sürpriz olmamalı. Ne demişler. Rüzgâr eken fırtına biçer. Bizden söylemesi…