Yarım asırlık masada bir arpa boyu yol…

Cumhurbaşkanlığı yarışındaki tartışma atmosferi sonunda olması gereken çerçeveye girdi. Artık hükümet seçer gibi iç sorunları değil, Kıbrıs meselesini tartışır hale gelmeye başladık.

Cumhurbaşkanlığı yarışındaki tartışma atmosferi sonunda olması gereken çerçeveye girdi. Artık hükümet seçer gibi iç sorunları değil, Kıbrıs meselesini tartışır hale gelmeye başladık.
Hiç şüphesiz bunda Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra görüşmeleri başlatma niyetini açıklaması önemli bir rol oynadı.
Peki buna taraflar nasıl yaklaşıyor?
Aslında Akıncı’nın Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde bu can simidine fena halde ihtiyacı vardı. Zaten bu demecin hemen üzerine atlamasıyla da bunu açıkça belli etti.
Ancak gerek Türkiye Dışişleri Bakanlığı, gerekse Rum yönetiminin olaya bakışı, bu masanın öyle çok kolay kurulacağına ilişkin bir işaret vermiyor.
Her ne kadar Rum basınında BM’nin bu toplantının gerçekleşmesi için ilgili tüm tarafların onayını aldığına ilişkin haberler çıksa da, resmi açıklamalar öyle söylemiyor.
Ankara, masada neyin görüşüleceğinin belirlenmeden o masaya oturmakta istekli değil. Üstelik bunun yanında siyasal eşitlik temelinde, çözüm odaklı belli bir takvim sınırlaması da isteniyor ki tüm bunların Rumlar tarafından kabul edilmesi pek mümkün görünmüyor.
Zira Rum yönetiminden yapılan açıklamada da Türkiye ve KKTC’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetlerine devam ettikleri sürece o masaya oturmaya niyetli olmadıkları açık açık ifade edildi. Maraş’ın açılması tartışmalarını da işaret ederek, “tehdit edilerek masada oturmayız” dediler.
Türkiye, Rum yönetimi ve Akıncı nezdinde manzara bu.
Peki ya hükümet?
Başbakan Ersin Tatar, “Federal çözüm denilerek maceraya sürüklenmek istemiyoruz. Böylesi dönemde, bu halkı bu risklere kimse sokamaz” diyerek, dün meseleye bakış açısını ortaya koydu.
“Crans Montana’da fırsat kaçtı, Cumhurbaşkanı Akıncı da 2017 yılındaki o görüşmelerin ardından federasyonun artık bittiğini söyledi ve 'bu bizim neslin son denemesiydi' dedi, ama sonradan çark etti' diyen Tatar, bu çelişkilerin artık sona ermesi gerektiğini vurguladı.
Aslında Sayın Tatar’ın da dediği gibi kimin ne dediği çok da önemli değil.
Önemli olan ulusal çıkarlar ve halkımızın beklentisi. Rumların siyasi eşitlik temelinde anlaşma istemediğini bu halk gayet iyi biliyor.
Başbakan da dün bu durumu net bir şekilde özetledi.
Halk bıktı usandı. Sonu gelmez tartışmalarla yarım asırdır müzakere masasında gidilen bir arpa boyu yol, bunca yılın karşılığı olamaz.
Kimse bizi bir 50 yıl daha o masada oyalayamaz. Bizden söylemesi…

Bu haber 11059 defa okunmuştur

:

:

:

: