Erdoğan’ın çağrısı heba edilmemeli

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’da düzenlenen Doğu Akdeniz sempozyumunda, tarihi mesajlar verdi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’da düzenlenen Doğu Akdeniz sempozyumunda, tarihi mesajlar verdi.
Önce Türk ulusunun tarih boyunca Akdeniz’de olduğunu ve bugün de misafir değil evsahibi olduğunu vurgulayan Erdoğan, 'Gelin hep beraber Akdeniz'i tekrar bir barış havzasına çevirelim, gelin yeni husumetlerle Akdeniz'in ak sularını kirletmeyelim. Gelin enerjiyi çatışmanın değil, işbirliğinin vesilesi kılalım' dedi.
Bu çağrı elbette Türkiye’yi savaşçı gibi gösteren başta Avrupa Birliği olmak üzere emperyal güçlere önemli bir mesajdı.
19. yüzyılın sömürge paylaşım masalarını andıran suni projelerle ve saçma haritalarla Akdeniz'e barış ve istikrar gelmeyeceğini altını çize çize vurgulayan Erdoğan, “Avrupa Birliği, diplomasi fırsatlarını değerlendirmediği gibi Yunanistan'ın ve Kıbrıs Rum Kesimi'nin şımarıklıklarına boyun eğdi' diyerek önemli bir de tespitte bulundu.
Kıbrıs meselesi çözülmeden, Avrupa Birliği'ne üye yapılan Rum kesimi bundan öyle bir cesaret aldı ki, Mısır, Lübnan ve İsrail ile peş peşe anlaşmalar imzaladı.
Rumlar 2007 yılında sözüm ona belirlediği ruhsat sahalarıyla ihaleler de açarak, dünya devi petrol şirketini bölgeye getirdi.
2011’de başlattığı ilk sondajın ardından Fransa’dan, İtalya’ya ABD’den İngiltere’ye bütün dünyanın Doğu Akdeniz’de cirit atmasına vesile oldu.
Avrupa Birliği ise bu sırada Erdoğan’ın da dediği gibi “Avrupa Dayanışması” adı altında uluslararası hukuku ayaklar altına alıyordu.
Bu tablo karşısında Türkiye’nin de KKTC’nin de yapacağı tek şey vardı. Kendi yolunda ilerlemek. Biz de bize kalan tek seçeneği değerlendirdik.
Elbette bu yol, birçok devleti rahatsız etti. O yüzden “uluslararası hukuk” sözleri altında hem Türkiye’nin hem de KKTC’nin hak ve menfaatlerini yok saymaya çalıştılar.
Ancak başaramadılar. Aslında Rumlar Crans Montana’da da önlerindeki son fırsatı bu manada teperken, işini bu noktaya geleceğini öngörememişlerdi.
Türkiye’nin Libya ile imzaladığı deniz yetki alanı anlaşması artık Doğu Akdeniz’de kartların yeniden karılmasına yol açmıştır.
Bu saatten sonra huzur içinde bu enerjinin çıkarılmasını isteyen herkes o masada Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte Kıbrıs Türkü’nün varlığını da kabul etmek zorundadır.
Bu yüzden Erdoğan’ın Doğu Akdeniz’de Kıbrıs Türklerinin de masada olduğu bir konferans çağrısı yapması son derece önemlidir.
Aksi halde savaş gemilerinin gölgesinde barut fıçısı gibi olan Doğu Akdeniz’deki gerilim, kimsenin çıkarına değildir. Bizden söylemesi…






Bu haber 10837 defa okunmuştur

:

:

:

: