Dün kendisi için tarihi bir günde sandık başına giden Kıbrıs Türk halkı kararını verdi. Önümüzdeki 5 yıl boyunca devletin zirvesinde Ersin Tatar’ı görmek istediğini söyledi.
Sağıyla, soluyla, seveniyle, sevmeyeniyle bu saatten sonra herkes bu kararı öpüp başının üstüne koymalıdır.
Artık seçim bitmiştir.
Ersin Tatar, bu saatten sonra sadece UBP’lilerin ya da onu destekleyen YDP ve DP’lilerin değil, aynı zamanda CTP’lilerin, TDP’lilerin kısaca bütün Kıbrıs Türk halkının lideridir.
Herkes bunu kabul etmelidir…
Elbette o koltukta görevi bu halkın hak ve çıkarlarını korumak, bu yolda Türkiye ile omuza omuza birlikte mücadele etmektir.
Kazanan aslında Ersin Tatar’dan daha çok Kıbrıs Türk halkı olmuştur…
Neden mi?
Çünkü artık bu devletin zirvesinde Türkiye ile mektupla değil, yüz yüze iletişim kurabilen, bu halkın her türlü ihtiyacını direkt Türkiye Cumhuriyeti devletinin zirvesindeki muhataplarına iletip anında çözüm üreten bir lider oturacaktır…
Çünkü artık bu devletin zirvesinde bize dayatılan federasyon masalının dışında başta alternatifler de olabileceğini savunan, bu konuda Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte cesaretle mücadele edecek bir lider oturacaktır…
Çünkü artık bu devletin zirvesinde bütün partilere eşit mesafede durabilecek, tarafsız, taraf olacaksa da sadece bu milletin tarafını tutacak bir lider oturacaktır…
Çünkü artık bu devletin zirvesinde sıradan halktan insanlarla da güçlü bir diyalog kurabilen, hayatı hep başarılarla dolu, ekonomi bilgisiyle hükümette olanlara da ülkemizin içinde bulunduğu güçlüklere karşı yol gösterebilecek bir lider oturacaktır…
Çünkü artık bu devletin zirvesinde ülke içinde yükselen kutuplaştırmayı bitirip yeniden birliği sağlayabilecek, Türkiye’de de en az Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde olduğu kadar sevilen bir lider oturacaktır…
Ve bir de elbette kaybedenler vardır…
Kaybeden Rum yönetimi, Yunanistan, Avrupa Birliği, ABD… Kısaca tekmili birden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bırakın varlığını adından bile hazzetmeyenler olmuştur…
Neden mi?
Çünkü artık bu devletin zirvesinde Rumların, BM’nin, Avrupa’nın tüm dayatmalarını elinin tersiyle itebilecek, sadece Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarını koruyan bir lider oturacaktır…
Çünkü artık bu devletin zirvesinde kendisini Rum yönetiminden ve AB’den daha çok anavatanı Türkiye’ye yakın hisseden bir lider oturacaktır…
Çünkü artık bu devletin zirvesinde topraklarımızı masaya koyup pazarlık masasında konuşmayı reddeden bir lider oturacaktır…
Çünkü artık bu devletin zirvesinde halkını, 1974’te önce gelenler ve 1974’te sonra gelenler ya da solcu, sağcı diye ayırmayan bir lider oturacaktır…
Gözün aydın Kıbrıs Türk halkı…
Güneşli bir Pazar günü verdiğin karar önümüzdeki 5 yılını aydınlattı. Anavatan ile arana nifak sokmak isteyenlere de bunun asla olamayacağını bir kez daha hatırlattı…