Eskiler bir kahvenin “40 yılı hatırı var” derlerdi. Günümüzde de dost sohbetleri hep kahveyle başlar.
İnsanlar anlaşmazlıklarını çözmek ya da birbirlerini anlamak için hep “bir kahve içelim” diyerek diyaloğu başlatır.
Ancak bizim siyaset terminolojisine Sayın Özersay’ın soktuğu kahve polemiği tüm ezberleri bozdu.
Bir insanla ya da bir kişiyle kahve bile içmeyi reddedecek bir noktaya gelmeyi Allah kimseye nasip etmesin.
O kişi ya da kurumla çok kötü bir geçmişiniz varsa, bırakın kahve içmeyi asla yüz yüze bile gelmek istemeyebilirsiniz. Bu da anlaşılabilir.
Ancak anlaşılabilir olmayan 2018 yılında seçimin hemen ertesinde Sayın Özersay’ın kahve bile içmeyi reddettiği partiye 1.5 yıl sonra gidip nasıl hükümeti bozma pahasına kahve içtiğidir.
UBP Lefkoşa İlçe Başkanı Sadık Gardiyanoğlu, Kudret Özersay’ın 2018 yılında kullandığı “UBP ile bir kahve içmeyiz” sözlerini anımsatarak, “O kahve o zaman içilmiş olsaydı, bugün Özersay sağın çatı adayı olup, cumhurbaşkanı bile olabilirdi” dedi.
Haksız değil.
Gardiyanoğlu, “Bizimle gönül rahatlığıyla kahve içebilecek kişilerle hükümet kurulmasını arzu ederim” diyerek, aslında gönlünden geçeni değil, bir realiteyi ortaya koydu.
İkide bir de istifa tehditlerinin yapılamayacağını söyleyen Gardiyanoğlu, “Ortak bir paydada buluşabilmek önemli” dedi.
Ancak önümüzdeki dönemde UBP ile HP arasında o ortak paydanın bulunmasında ciddi soru işaretleri vardır.
UBP-CTP ortaklığına gelince, Genel Başkanlık yarışında bir adım önde olan Faiz Sucuoğlu’nun açıklamaları çok önemli bir işaret verdi.
Sucuoğlu , İçişleri ve Maliye bakanlıklarının UBP’de olmasının birinci şartları olduğunu söylüyor.
Peki bu şekilde olası bir UBP-CTP koalisyonu mümkün olur mu?
Aslında cevabı dün CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman verdi.
UBP’ye seslenen Erhürman, 'Ön şart koyup bizimle görüşmeye mi geleceksiniz? CTP'yi ne sanıyorsunuz' diye seslendi.
Gelinen durumun özeti şudur.
Özersay’ın içinde bulunduğu HP ile UBP koalisyonu zor.
UBP-CTP koalisyonunda ise Erhürman niyetini belli etti. Bırakın içişlerini, maliyeyi, UBP başbakanlığı da verse CTP olmaz demeyecek.
Durum böyle olunca bu meclis aritmetiğinde “dörtlü koalisyon yeninden canlandırılabilir mi” sorusu akla geliyor.
Böyle zorlama bir hükümetin Türkiye’nin desteğini alamayacağı açıktır. Peki özellikle Ankara’dan mali destek göremeyen bir hükümetin bırakın ayakta kalabilmesine maaşları ödemesine imkan var mıdır?
Elbette yoktur.
Geriye tek seçenek kalıyor. O da bir erken seçi m hükümeti. Önümüzdeki dönemin gidişatı bu doğrultudadır. Bizden söylemesi…