Ersin Tatar’ın Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasıyla birlikte yarım asırlık müzakere maratonunda eksen değişmek üzere.
Bugüne kadar müzakere masasında boynu bükük duran anlayış, artık değişmiştir.
“Yan yana yaşayan iki devletten yanayız” diyen Cumhurbaşkanı Tatar’ın sözleri Rumları da uyandırmıştır. Artık masada bizi diplomasi taktikleriyle tutamayacaklarını, federasyon yalanıyla oyalayamayacaklarını anladılar.
Tek başına Maraş açılımı bile Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Türkiye’nin yeni politikasının işaretlerini bize gösteriyor.
“Malların gerçek sahipleri Maraş’ta KKTC sınırları içerisinde yerlerine dönebilirler” diyen Tatar’ın sözleri Güney’de öyle bir panik yarattı ki Rum yönetimi, endişe içinde ardı ardına açıklamalar yapıyor.
Onların bu kaygısını anlamak elbette mümkün…
Peki ya içimizde Maraş açılımından kaygılanan kesimlerin endişesine ne demeli?
Aslında Maraş’ta yol haritası gayet net.
Cumhurbaşkanı, o yol haritasını tarif ederken, “Maraş’ta BM kararlarına aykırı davranmıyoruz… Taşınmaz mal komisyonu Maraş’taki mallar için yasal mercidir” diyor.
Peki durum böyleyken, içte ve dışta nedir bu paniğin nedeni?
Gayet basit.
Federasyon zemininde anlaşmak için Maraş başta olmak üzere Güzelyurt ve daha pek çok toprağın Rumlara bırakılması tezi artık çökmüştür.
Rumlar da Akıncı’nın verdiği haritayı, artık anı defterlerine yazabilirler. Çünkü artık öyle bir haritayı bir daha görmelerine imkan kalmamıştır.
Bu tezin çökmesinin Rumları çılgına çevirmesini anlamak mümkün de ya içimizde çılgına dönenlere ne demeli?
Şurası bir gerçek.
Tatar’la yeni dönem farklı olacak. O yüzden herkes ezberlerini bozmaya hazır olsun. Şimdiden kendini buna hazırlasın.
Cumhurbaşkanı makamına oturalı daha bir ay olmadan bazı ülkeler tarafından KKTC’nin tanınma ihtimalinin bile belirmesi, yıllardır öğretilmiş bir çaresizlik içinde kıvranan Kıbrıs Türk halkına umut vermiştir.
Kıbrıslı Türklerin Doğu Akdeniz’deki satrançta da hakkını alabilmesi ancak güçlü bir liderlikle mümkün olabilir.
Kıbrıs Türk halkı, liderini bulmuştur. Ersin Tatar, anavatan Türkiye ile işbirliği içinde kimseye boyun eğmeden bu toplumu hak ettiği yere gelmesi için son şanstır.
Umarın önümüzdeki 5 yıl boyunca ülke olarak bu şansı değerlendirme imkanı yakalayabiliriz…
Aksi halde gelecek yıllar Kıbrıslı Türkler için çok daha zor geçecektir. Bizden söylemesi…